23 Eylül 2008 Salı

Seçme Sözler ve Yazılar...


HZ.MEVLANADAN GÜNÜMÜZE BİR DİYALOG ÖRNEĞİ…

Olayı okuduktan sonra göreceksiniz ki, Hz. Mevlânâ kendi gibi düşünmeyen ve yaşamayanlarla irtibatı kesmeyip diyaloğu tercih etmiş, yeterli bilgi sahiplerinin de diyalogdan geri kalmamalarını mesaj yüklü bir üslupla çevresine telkin eylemiş.
İşte size zevkle okuyacağınız bir diyalog örneği.
***
Konya'da halka vaaz eden Hazreti Mevlânâ bir ara der ki:

-Sizler hep iyilerin yanında kötülerin de uzağında durun! Sakın kötülerle yüz yüze göz göze gelip de kötülüklerinde cesaret vermeyin!..
Ne var ki, halkı kötülere karşı böyle uzak durmaya çağıran Mevlânâ, söylediklerinin aksini yapar. Civarda ne kadar kötü bilinen varsa hepsiyle de yüz yüze, göz göze diyalog kurup sohbeti tercih eder. Bir gün yine kötü bilinen bir adamın dükkanında yüz yüze sohbet ettiğini gören cemaatten biri, dışarıda beklemeye başlar. Maksadı camide söyledikleriyle dışarıda yaptıklarının hesabını sormak.
Nitekim Mevlânâ dükkandan çıkıp da yolda yürümeye başladığı sırada arkasından erişen öfkeli adam sorusunu şöyle sorar:


-Sen değil miydin kürsüde, iyilerin yanında kötülerin de uzağında durun diyen?..
Mevlânâ tereddüt etmeden cevap verir:
-Evet, bendim!.. Öfkeli adam:
-Öyle ise nedir bu çelişkili halin, der? Kötülerle yüz yüze, göz göze diyalogdan geri kalmamakta, onlarla hep beraber olmaktasın. Mevlânâ şaşırtan cevabını şöyle verir:
-Ben yetmiş iki buçuk milletin kötüleriyle beraberim!.
Büsbütün çileden çıkan adam:
-Zaten der, sizin gibileri bizim ahlakımızı bozuyor. Kürsüde öyle konuşuyorsunuz, sokakta da böyle davranıyorsunuz. Sözünüzle özünüz bir olmuyor.
-Ben bu sözünle de beraberim, diyen Mevlânâ şöyle devam eder:
-Doğru olan, sözüyle özü bir olmaktır. Kürsüde ne söylüyorsa sokakta da öyle olmaktır. Yalnız der, benim sözümle özüm birdir. Çelişki yoktur davranışlarımda.
Şöyle açıklar kendi özel durumunu:
-Ben sırtında gül yaprağı taşıyan bir hamal gibiyim.Vardığım yerlere gül kokusu yayarım. Sırtında gülü bulunmayanlar kötü kokulu yerlere varmasınlar.
Şu benzetmeyi de ekler sözlerine:
-Bizim gibilerin vardığı karanlık yerlerde bilgi şimşekleri çakar, ilim sohbetleri aydınlatır ortalığı. Vardığı yeri aydınlatacak bilgi nuruna sahip olmayanlar, girmesinler aydınlatamayacakları karanlık yerlere!..
Hiç beklemediği mantıklı bir açıklama ile karşılaşan öfkeli adam düşünmeye başlar... Neden sonra onun da söylendiği duyulur:
-Demek ki der, bilgi yükü taşımayanlar varmasınlar kötülerin yanlarına. Çünkü bilgileri yoktur ki bilgisizlik kokusunu bastırsınlar, ilim, irfan nurları yoktur ki cehalet karanlıklarını aydınlatsınlar...
Sözlerini şöyle bağlar:
-Şimdi anlıyorum ki der, bilgisizlere düşen, kötülerden uzak durmak, bilgi sahiplerine düşen de kötüleri kendi hallerine bırakmayıp irşat etmek... Zaten der, sorumluluk duygusu taşıyan doktorlar hastalardan uzak kalamazlar, muhtaçları şifalı ilaçlardan mahrum bırakamazlar...

Ne dersiniz Hz. Mevlânâ'nın yedi asır öncesinden bize verdiği bu diyalog örneğine?.. Günümüze de mesajı var mı bu örneğin…???
Alıntıdır.

Ben Mevlana'nın felsefesini de çok severim çünkü bilindiği üzere hep hoşgörü ve sevgiye dayanır. Onun bir sözünü iletmek istiyorum sizlere;
"Hazineyi, muhafaza için bilinmeyen viranelere gömerler. Defineyi malum yerlere koymazlar. İşte bu yüzden ferahlık da, zahmetin altındadır."
Mesnevi'den ;
"Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür. Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim; insana fayda verir. Yalnız tene tesir eden, insanın malı olmayan ilim yükten ibarettir."
"Zahiri güzelliğe ait olan aşklar aşk değildir. Onlar sonuçta utanç olurlar."

"Cihan dağdır, yaptıklarımız ses. Başına gelenler o sesin yankısıdır."

"Hangi renk camdan bakarsan güneşi o renkte görürsün. Camı kır ki nur görünsün."

"Sıradan otlar, bir ayda yetişir. Gül yetiştirmek istersen bir yıl bekleyeceksin."

"Deniz; ölüyü üstünde taşır, diriyi boğmak ister. Nefis sıfatlarını öldür ki hakikât sırlarının denizi seni üstünde taşısın."

"Gam ve kederin anahtarı sabırdır. Endişe etmekten sakın, sakin ol. İlacın başı perhizdir. Düşünce ve mantık perhizi yap ki, can kuvvetini göresin. Kaşınmak uyuza ilaç olmaz,sadece kaşıntıyı artırır."

"Dal, ağlayan buluttan yeşerir. Mum ağladıkça aydınlık artar."

"Şehvet yılanını hemen ez ki, büyüyüp başına ejderha kesilmesin."

"Toprak yağmuru yer, meyveler yetişir; insan meyveleri yer de can hayat bulur. Fakat yeni bir can ve bakışa sahip olmak için bazı yemeleri terk etmen gerekir.
Bebek memeyi ve sütü bırakırsa önüne meyveler ve enva-i çeşit yemeklerden oluşan bir sofra açarlar. Sen de lokma yemeyi azalt da can sofrana farklı bir âlemden taamlar açılsın."

"Şükür, nimetin canıdır. Nimet deriye benzer. Seni sevgiliye ulaştıracak olan candır. Nimet insana gaflet verir, şükür ise uyandırır. Şükür nimeti, gözünü doyurur, seni bey yapar. Allah sofrasından yersen, oburluğun ve nimet hırsın kalmaz."

"Kargaya benzer nefsine uyma, o seni çöplüğe götürür."

"Balığı oltaya götüren, pisboğazlığıdır."

"Lezzetin kaynağı açlıktır. Aç olana arpa ekmeği kebap olur, tok olan kebaptan tiksinir."
Hepsi çok güzel ama özellikle şunu çok sevdim;
"Gam ve kederin anahtarı sabırdır. Endişe etmekten sakın, sakin ol. İlacın başı perhizdir. Düşünce ve mantık perhizi yap ki, can kuvvetini göresin. Kaşınmak uyuza ilaç olmaz,sadece kaşıntıyı artırır."
"Uzağa bakış kör eder. Adam sarayda uyur, sarayı görmez. Yakına bak da gör kendindekini. Gök gürlemesi, susuzun başını ağrıtır. Bilmez ki rahmet gelecek."

"Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır. Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın."

"Sabır; sıkıntıların anahtarıdır."

"Sıkıntıdan kurtuluşa giden gizli yol, o sıkıntının içindedir."

"Kaza ve kaderden, yine kaza ve kadere kaçan kurtulur."

"Kötüye yormak ve vehim yapmak insanı derdi yokken bile hasta eder. Onun için olaylara iyi bak."
"Suretten geçerseniz, her şeyde sevgiliyi görürsünüz. Mecnun bir köpeğe iltifat ediyordu. Halk onu kınadı. Mecnun "Siz anlayamazsınız bu, Leyla'nın semtinin köpeğidir, onda ben sevgilimi gördüm" dedi." Harika ya!

"Miras malının vefası yoktur, geçer gider. Mirasa konan, kadrini bilmez, çünkü emek vermedi. Sana da Allah bu canı bedava verdi diye kıymet bilmezsin."


.::*Hayata dair düşündüklerimden..

Hayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar.
Friedrich Nietzsche

Korkarak yaşarsan hayatı yalnızca seyredersin.
Friedrich Nietzsche

Beni yıkamayan herşey beni güçlendirir.
Friedrich Nietzsche

İnsan da ağaca benzer, ne kadar yükseğe ve ışığa çıkmak isterse,
o kadar yaman kök salar yere, asağılara, karanlıklara, derinliğe, kötülüğe...
Friedrich Nietzsche

Bilginin her türü ıstıraptan gelir. Sefahat, duraklamak ve geriye bakmamak eğilimindedir, oysa acı hep nedenleri sorar. insan ağrIlarda incelir. Sürekli kurcalayan, törpüleyen acı, ruhun toprağını altüst eder. Yeni düşünce meyveleri için gerekli havalandırmayı sağlayan da bu altüst oluştur.
Friedrich Nietzsche

Güller, laleler, bütün çiçekler solar. Çelik ve demir kırılır, ama sağlam dostluk ne solar ne de kırılır.
Friedrich Nietzsche

Küçük üzüntüler konuşurlar, büyük dertler dilsizdir.
Nijerya Atasözü

Yalan, dört nala gider; gerçek, adım adım yürür fakat, gene de vaktinde yetişir.
Norveç Atasözü

..::*Hayata dair düşündüklerimden..

Bir Bilgeye Sormuşlar...

Bir bilgeye sormuşlar:
"Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
"Terzimi severim," diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
"Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor?
O da nereden çıktı? Neden terzi?"
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:

"Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.
************

Bir bilgeye sormuşlar:
- Bir insanın zekasını nereden anlarsınız?
- Konuşmasından.
- Ya hiç konuşmazsa?
- O kadar akıllı insan yoktur ki!..
************

Bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar, "Deneyim"demiş. O deneyimi nasıl kazandın, diye sormuşlar "Hatalarımla" demiş
************


Bir bilgeye sormuşlar:
Efendim canınız ne istiyor? Bilge cevaplamış:
Canım hiçbir şey istememeyi istiyor.. ve devam etmiş..
Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur. .
************


Bir bilgeye " Nasıl insan oluruz?" diye sormuşlar ya."Üç adım atlama" gibi bir cevap vermiş bilge kişi:

Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir,
İnsanlığa attığın ilk adım budur…
Sana kötülük yapanlara iyilik
yapabildiğin an ise ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya
başlarsın.
Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insan olursun..!


************

Bilgeye sormuşlar dünya da en güzel şey ne diye?[/color[color=purple]]´Sevmek´ demiş…
Peki sonra? demişler…
´Sevilmek´ demiş…
Peki neden sevmek sevilmekten önce geliyor? demişler…
O da demiş ki
´insan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir…

************

Bilgeye Sormuşlar;
~ insan neden dilek diler?

~ insan gerçekleşmesi için diler, ama bilmez ki gerçekleştirmek için dilemek gerek.

************
Bir bilgeye sormuşlar en mutlu insan kimdir. İşte o dağdaki çobandır demiş.
Neden diye sormuşlar.

Çünkü demiş insan bildikleriyle yaşar, onun bildikleri koyunları ve çevresiyle sınırlı kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir bilgiye sahip değil.


Sen gülerken yanındakiler de güler,
Ama ağlarken yalnız ağlarsın,

Onun için öyle bir ağaca yaslan ki,
Asla yıkılmasın.
Öyle bir dost edin ki,
Seni asla bırakmasın.
Öyle bir sev ki yüreğinden kimse ayırmasın,
Ve öyle birini sev ki seni gözleriyle bile aldatmasın…

DÜNYAYA GELDİĞİNİZDE, YANINIZDA BİR KULLANMA KILAVUZU YOKTU; AMA BU KURALLAR YAŞAMINIZIN DAHA İYİ OLMASINI SAĞLAYABİLİR

1. Bir bedende yaşayacaksınız. Bedeninizi sevebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz, ama emin olun, bedeniniz yaşamınızın sonuna kadar sahip olacağınız tek şeydir.
2. Dersler alacaksınız. " Dünya Gezegeninde Yaşam " adında tam zamanlı bir okula devam edeceksiniz. Buradaki herkes ve her olay " Evrensel Öğretmen " dir.

3. Hatalar yoktur, sadece dersler vardır. Büyümek, deneysel bir süreçtir. " Başarısızlık " lar da, " Başarı " lar kadar bu sürecin bir parçasıdır.
4. Her ders, öğrenilinceye kadar yinelenir. Onu öğreninceye kadar karşınıza değişik biçimlerde çıkar - sonra başka bir derse geçersiniz.
5. Eğer kolay dersleri öğrenmezseniz, zorlaşırlar. Dışarıdaki sorunlar, içsel durumunuzun eksiksiz bir yansımasıdır. İçinizdeki engelleri ortadan kaldırdığınız zaman, dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme yöntemidir.
6. Bir dersi öğrendiğinizi, davranışlarınız değiştiği zaman anlarsınız. Bilgelik uygulamadadır. Bir şeyin birazı, çok sayıda hiçbir şeyden iyidir.
7. " Orası " , " burası " ndan daha iyi değildir. " Orası " , " burası " olduğunda, " burası " ndan daha iyi görünen, başka bir " orası " ortaya çıkar.
8. Diğerleri sizin yansımanızdır. İçinizde bulunan sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir şeyi yansıtmadığı sürece, herhangi bir şeyi sevemez ya da ondan nefret edemezsiniz.
9. Yaşamınız sizin elinizdedir. Yaşam size tuali sağlar, resmi siz yaparsınız.Yaşamınızın kontrolünü elinize alın, yoksa bunu başkası yapar.
10. Daima istediklerinize sahip olursunuz. Bilinçaltınız hangi enerjileri, hangi deneyimleri ve hangi insanları yaşamınıza çekeceğinizi en uygun biçimde belirler; bu nedenle, ne istediğinizi bilmenin en kesin yolu, sahip olduklarınıza bakmaktır. Yaşamda kurbanlar yoktur, sadece öğrenciler vardır.
11. Doğru ya da yanlış yoktur, sonuçlar vardır. Ahkam kesmek bir işe yaramaz. Yargılamak kalıpları yerinde tutar. Sadece yapabileceğinizin en iyisini yapın.
12. Yanıtlarınız kendi içinizde yatar. Çocukların başkalarının rehberliğine ihtiyacı vardır; olgunlaştıkça, " Ruhun Yasaları " nın yazılı olduğu yüreğinize güvenirsiniz. Duyduklarınızdan, okuduklarınızdan ve anlatılanlardan daha fazlasını bilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey bakmak, dinlemek ve güvenmektir.
13. Bütün bunları unutacaksınız.
14. Dilediğiniz zaman anımsayabilirsiniz..

Hayata başlamak...
Eşinden bosanmis... Aynı günlerde ortagı olduğu şirket krize girmis. Herşey üst üste gelmiş. Varlıklı ve mutlu bir ingiliz yurttaşı olan Richard Wilkins bir gecede kendini beş parasiz ve yapayalnız buluvermiş.
Gerçek zenginliği işte o noktadan sonra yakalamaya başladım, diyor. Nasıl mı? Hayatın anlamını kendi dünyasına yerleştirerek, yeni bir hayat bakışı olusturarak.
Bugün eskisinden daha zenginim, diyor Wilkins, para ve malla değil duygularımla daha zenginim. Anladim ki, sizi etkileyen seyleri değiştirmeyi her zaman basaramazsiniz. Ama onların sizin üzerinizdeki etkisini değiştirebilirsiniz. Bunu başardığınız anda gerçek zenginligi ve mutluluğu yakalamışsınız demektir. Richard Wilkins Ingiltere'de piyasaya çıkan "Mental Tonic" (Zihin Açıcı) adli kitabında yaşam felsefesinden süzdüğü ilkeleri sıralıyor. İşte onlardan birkaçı:
* Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.
* Pencerenizin camı kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız bosunadır.
* Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkası neden sevsin.
* Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, yaşamınızdan değil.
* Eğer kendinize yön arıyorsaniz yolunu kaybetmiş birine sormayın.
* Dostluk, ayri oldukları zaman insanları birlikte tutar.
* Fedakârlık çiçeğin köküdür.
* Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.
* Birçok insan hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.
* Ilerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliğinizdir.
* Acı, mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir.
* Her davranışında baskalarının onayını arayan kimseler hayatın birçok güzelliğini ıskalar.
* Satıhta hazine bulamazsınız.
* Kahkaha ruhun dansıdır.
* Mucize, enerjinizi korkularınızı değil rüyalarınıza verdiğiniz zaman başlar.
* Karşınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?
* Ikiyüzlülük sadece sahibi tarafindan görülemez.
* Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.
* Cennete gitmenin iki yolu vardir
1) Gerçekten öldüğünüz zaman 2) Gerçekten yaşadığınız zaman
* Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karsiligi satmak değil.
* Müziği notaların arasındaki sessizlik yaratır.
* Mutluluk makineye benzer. Ne kadar basit olursa o kadar az bozulur.

***Altın Kurallar
1- Ucuz araba kullan ama, alabileceğin en güzel evi al.
2- Her zaman ve her ortamda anlatabileceğin üc fıkra öğren
3- Sevinçlerini sakın erteleme
4- Eşini çok iyi seç. Çünkü bu seçim mutluluğunun veya bedbahlığının %90'ını oluşturur.
5- Hergün 30 Dakika yürüyüş yap.
6- Her yemekten sonra şükret.
7- Bir arkadaşına sırrını açıklamadan önce iki kere düşün.
8- Maaş çekini imzalayan kişileri asla eleştirme.
9- Kaybedecek şeyleri olmayan insanlardan kork.
10- Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.
11-Çocukların, gelenek sözcüğünü duyduklarında seni hatırlayacak şekilde yaşa.
12- Dinine ait kitabı tam anlamıyla okumak için kendine bir yıl süre tanı.
13- Kendini ve başkalarını affetmesini bil.
14- Biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma.
16- Hergün 6 bardak su içmeyi unutma.
17- Seni seven insanları koru.
18- Zor da olsa ailenle tatil yapmak için herşeyi dene. Bu tatildeki anlar, hayatının en değerli anlarından biri olacak
19- Kendine yapılmasını istemediğin hiçbirşeyi başkalarına yapma.
20- Basarıya, iç huzura kavustuğun, sağlıklı olduğun ve sevildiğin zamanı değerlendir.
21- iyi ve başarılı bir evliliğin iki şeye bağlı olduğunu unutma :
a) Doğru insanı bulmak
b) Doğru insan olmak.
22- Ebeveynlerini, eşini ve çocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.
23- Evliliğini guzelleştirmek için hergün birşeyler yap.
24 - Iyilik dolu bir sözü ve iyiliğin etkisini asla küçümseme.


Son söz !
Hayatınızdaki kötü olayları düşünerek vakit kaybetmeyin;
yoksa güzellikleri görmekte gecikebilirsiniz....


2 Şey
İki şey insanı "nitelikli insan" yapar:
1 İradeye hakim olmak
2 Uyumlu olmak


İki şey "ekstra değer" katar :
1 Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2 Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek


İki şey geri bırakır:
1 Kararsızlık
2 Cesaretsizlik


İki şey kâşif yapar:
1 Nitelikli cevre
2-Biraz delilik


İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1 Baskın yeteneği bulmak
2 Cidden sevdiğin işi yapmak


İki şey başarının sırrıdır:
1 Ustalardan ustalığı öğrenmek
2 Kendini güncellemek


İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1 Niyetin saf olması
2 Ruhsal farkindalik


İki şey milyonlarca insandan ayirir:
1 Sorunun değil çözümün parçası olmak
2 Hayata ve her şeye yeni
(özgün,orijinal, farklı)bakış acısıyla yaklaşabilmek.


İki şey gelişmeyi engeller:
1 Aşırılık (mübalağa,abartı ,ifrat,tefrit)
2 Felakete odaklanmış olmak


İki şey çözüm getirir:
1 Tebessüm (gülümseme,sırıtma veya kahkaha değil!)
2 Sukût (susmak)


İki sey"kalitesiz insan"ın özelliğidir:
1 Şikayetçilik
2 Dedikodu


İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1 Bakış acısını değiştirmek
2 Karsındakinin yerine kendini koyabilmek


İki şey yanlış yapmanı engeller:
1 Şahıs ve olayları akil ve kalp süzgecinden geçirmek
2 Hak yememek


İki şey kişiyi gözden düşürür:
1 Demagoji (laf kalabalığı)
2 Kendini ağıra satmak (övmek,vazgeçilmez göstermek)


Çin malı malumunuz ama bu atasözleri çok kaliteli!

• Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa o yerde güneş batıyor demektir.
• Kurbağa, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanır.
• Büyük kişilerin iradeleri, zayıfların ümitleri vardır.
• Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür.
• Çok neşeli anınızda kimseye bir şey vadetmeyin, çok öfkeli anınızda kimseye cevap vermeyin.
• Dostun alnındaki sineği baltayla kovalama
• Evlilik kale gibidir; dışındakiler girmeye, içindekiler çıkmaya uğraşır dururlar.
• Başarı belki insana çok şey öğretmez, fakat başarısızlık çok şey öğretir.
• Ancak durgun su yıldızları yansıtır.
• Bir sual soran beş dakika müddetle bilgisiz görünür, sual sormayan ilelebet bilgisiz kalır.
• Başkalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet.
• Bütün dünyada bir tek güzel çocuk vardır, bütün anneler de ona sahiptir.
• Bir evin çatısı ne kadar büyük olursa üstüne pisleyen kuş o kadar çok olur.
• Dağın tepesine hangi yoldan çıkarsan çık manzara aynıdır; ancak çıkarken gördüğün manzara farklıdır.
• Duyduğumu unuturum, gördüğümü yaparım, yaptığımı anlarım.
• Fısıldanan sözler çok kere yüksek sesle söylenenden daha uzağa giderler.
• İyimser her felakette bir fırsat, kötümser her fırsatta bir felaket görür.
• Kalbinde yeşil bir dal bulundurursan şakıyan kuşlar gelir.
• Kimse boğulma ihtimalinden dolayı yemek yemeyi bırakmaz.
• Kızgınlıkta bir an sabırlı olursan yüz günlük pişmanlıktan kurtulursun.
• Köşeye sıkışınca tavşan bile ısırır.
• Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsanız ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür; ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtacak tek nokta yine o düğümdür.
• Hiç kimseyi işaret parmağınızla göstermeyin, çünkü üç parmağınız her defasında kendinizi gösterir.
• Korku geriye, cesaret ileriye, tereddüt ölüme götürür.
• Yönünüzü değiştirmedikçe istediğiniz yere eninde sonunda varırsınız.
• Neden birbirimizi öldürüyoruz ki, biraz beklesek zaten kendiliğimizden öleceğiz.

Duyguların Geometrisi
Önce sevdim. Sevdiğimi öğrendim, sevebileceğimi fark ettim: Sevdikçe kendimi kainatla topladığımı gördüm.
Affetmeyi öğrendim: Affetmenin, dostlarımı onla çarpmak olduğunu fark ettim.
Pişman oldum: Pişman olduğumu itiraf ettim; pişman oldukça hatalarımı küçük, anlaşılır ve bağışlanabilir parçalara bölebildiğimi gördüm.
Hatırlamayı öğrendim: Hatırladıkça sevgilerimin kare kökünü bulup onlardan hüzün çıkardığımı fark ettim.
Değer vermesini öğrendim: Değer verdikçe sevgilerin küpünü bulup onları mutlulukla çarpabileceğimi gördüm.
İltifat etmesini öğrendim: İltifat ettikçe insanlarla aramdaki en kısa mesafenin bir tebessümün resmettiği bir çizgi olduğunu gördüm.
Özür dilemeyi öğrendim: Özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza bölündüğünü böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu fark ettim.
Aşık oldum, aşkı tattım: Böylece bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceyi aşıp bütün yamukları kendi içinde barındırabildiğini gördüm.
Hüzünlendim: Hüznü sevdim, hüznün kalbime dokunmasına izin verdim. Böylece bütün mutlulukların ve zevklerin sonunda ayrılık çizgisine teğet geçip geri döndüğünü gördüm.

Ve bir gün öleceğim: Kesinlikle öleceğim ve öldüğüm gün anlayacağım ki; yaşadığım hayat, paydası sonsuzluk olan basit bir kesirden ibaretmiş. Kesrin payında ne olursa olsun, ne kadar çok şey biriktirmiş olursam olayım hepsi son işleminde sıfıra eşitleniyor. Kesrin üzerine yani bu dünyaya sonsuzluk cinsinden bir şey koymam gerekiyor; yoksa elde var sıfır.

Elma Ve Çocuk

Adamın biri bir çocuga bir elma vermis. Çocuk çok sevinmis.
Bir elma daha vermis.Çocuk daha çok sevinmis.
Bir elma daha verince çocuk sevinçten deliye dönmüs.
Ve bir elma daha verince, çocuk dört elmayi elinde
zaptedememis,sonuncusunu düsürmüs yere...
Bu sefer aglamaya baslamış çocuk.
Hayat böyledir işte...Hayal etmedigimiz bir
saadete eristikten sonra, onun bir lokmasını dahi
kaybetmek bizi perişan eder.

"Keyifler degildir yaşamı degerli yapan. Yaşamdır,
keyif almayı değerli kılan..!"

***Mükemmel ilişkinin 20 bilimsel sırrı
Pek çok insanın öncelikli hayalleri arasında mutlu ve sağlıklı bir birlikteliğe sahip olmak var. Ünlü psikolog, yazar ve sosyal bilimci David Niven, son kitabı 'The 100 Simple Secrets of Great Relationships'te (İnsan İlişkilerinin 100 Sırrı) mükemmel bir ilişkiye ulaşmanın sırlarını açıkladı. Marie Claire dergisi bu özel sırları derledi..
Yaptığı araştırmalar nedeniyle Ohio Devlet Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi tarafından birçok kez ödüle layık görülen ünlü yazar David Niven mutlu ailelerin, sağlıklı ve başarılı insanların 100 sırrından sonra 'İnsan İlişkilerinin 100 Sırrı' adlı kitabıyla mutlu ve sağlıklı bir beraberliğe giden yolda, atılması gereken adımları okuyucularıyla paylaşıyor.
KIYASLAMA YAPMAYIN
Niven'in mutluluğa ulaşmak isteyenlere kıyaslama yapmaktan kaçınmalarını öneriyor. Hayatımızı başkalarınınkiyle kıyaslamak onu değiştirmez. Ancak yazara göre kendi hayatımız ile ilgili nasıl düşündüğümüzü değiştirir! Nitekim bir arkadaşımızı mükemmel bir ilişkinin keyfini sürerken gördüğümüzde kendi ilişkimizi sorgulamaya başlıyoruz. Sorunlar yaşarken gördüğümüzde DA kendi ilişkimizin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.
*PERİ MASALLARINA ALDANMAYIN
Yazara göre her NE kadar hikayelerde yaşanan büyük aşkları yaşamayı beklemesek de içten içe bunun hayalini kuruyoruz. Niven'a göre yapmamız gereken hayalini kurduğumuz büyüyü partnerimize karşı duyduğunuz sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek.
*ORTAK İLGİ ALANI OLUŞTURUN
Günümüzün çoğunu kariyer peşinde koşmak ve gündelik görevlerimizi yerine getirmekle geçiriyoruz. Bu DA kişilerin ilişkilerinde ortak ilgi alanları bulmaya çalışmalarını son derece önemli kılıyor. Çünkü ortak ilgi alanları partnerler arasında pozitif bir iletişim ve eğlencenin oluşmasını destekler.
*ZİHNİNİZİ OKUMASINI BEKLEMEYİN
Üzücü bir durumda olduğunuzda partnerinizin sıkıntınızı kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Karşı taraf zihninizi okuyamaz. Çoğunlukla partnerimize duygularımızı anlatmadan, bizi yalnız bırakmakla itham ediyoruz. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak.
*ACELEYE GEREK YOK
Kişilerin evlenmeye ve çocuk doğurmaya karar verdiği yaş dilimi son yüzyılda, her on yılda bir artıyor. Yazara göre bu durumun maddi baskılar ve bağımsızlığını ilan etmek gibi pek çok nedeni var. Acele etmenize gerek yok. Çünkü ilişkiler birinci gelenin ödüllendirildiği birer yarış değil. Kitapta yer Alan araştırma, geç yaşta evlenmenin NE hayat, NE de yaşanan ilişki üzerinde negatif etkisi olmadığı kanıtlanıyor.
*MİZAH DUYGUNUZU GELİŞTİRİN
Yazara göre bir ilişkide iyi bir mizah anlayışına sahip olmanın ortalama bir günü daha eğlenceli kılmaya ve kötü bir günün yükünü azaltmaya faydası olur. Yazar; bu mizah anlayışının pozitif bir yönü olması gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü negatif espriler sadece tansiyonu artırır.
*KALİTELİ ZAMAN
Eğer birlikte en çok zaman geçirmek istediğimiz insanı bulmuşsak neden onunla mümkün olan en kaliteli zamanı birlikte geçirmeyelim ki! Çünkü ilişkiler birlikte geçirilen zamanın miktarı ile değil kalitesi ile gelişir!
*GELECEK ÖNEMLİ
Yazara göre bazı insanlar ilişkilerinin başarılı bir geçmişi varsa o zaman yapılması gereken her şeyin başarılmış olduğunu düşünme yanılgısı içine giriyor. Oysa ilişki geçmişe değil, geleceğe doğru inşa edilir.
*AÇIK OLMAK ŞART
Bir ilişkinin mutlu ya DA mutsuz olduğunu düşünün. Partnerlerin birbirleri ile nasıl iletişim sağladıkları çok önemli. Yazara göre sağlıklı bir ilişki içerisindeki çiftler, iyi ya DA kötü her NE yaşıyorlarsa bunu partnerleri ile paylaşıyor: "Hiçbir şeyi içinizde tutmayın! Çünkü kendi gerçekliğinizi paylaştığınız zaman hayatınızı DA paylaşmış olacaksınız ve bu süreçte partneriniz ile aranızda oluşacak olan bağ her şeyin üstesinden gelmenizde size yardımcı olacaktır!"
*ONUNLA ARKADAŞ OLUN
Biriyle yıllar boyu süren bir araba yolculuğuna çıkacağınızı farz edin! Bu sürede bu kişiye son derece yakın olacaksınız. Dolayısıyla söz konusu kişinin aynı zamanda arkadaşınız olmasını DA istersiniz. İlişkiyi sürdüren geçici heyecan ya DA zevklerden çok arkadaşlık, karşılıklı saygı, hayranlık ve ilgi olacaktır. Uzun vadeli ilişkiler gelişimlerini ve hayatta kalmalarını sağlam bir arkadaşlık temeline borçludur!
*MUTLULUĞU ÖNCE KENDİNİZDE ARAYIN
İnsanlar, sevgi dolu ilişkilere ihtiyaç duyar. Hepimiz yakın sosyal ilişkilerden fayda görürüz. Ancak çoğumuz bir ilişkinin bizi tamamlayacağına, hayatımızdaki boşlukları dolduracağına inanırız! Halbuki gerçekte Kim olduğunuzla ilgili olarak mutlu değilseniz, bir ilişki bu durumu değiştirmeyecektir! Bu, sağlıklı bir ilişki sürdürmenizi de zorlaştıracaktır!
*PARANIN ÖNEMİ AZALIR
Hayalimizdeki partner varlıklı biri olabilir. Ancak varlıklı kişi ile bir ilişki yaşamaya başladıktan sonra paranın önemi ilişkinizi değerlendirirken etkisiz bir hale gelecektir! Kitapta yer Alan araştırma sonucuna göre, sadece gelirin veri olarak alındığı bir ilişkinin başarısı ile ilgili bir tahmin yapmak imkansız! Çünkü servet bir ilişkinin uzunluğu ve tatminlik derecesi üzerinde bağlantısız!
*ONU ÖNEMSEYİN
Fikir, zevk ve tercihlerinizin mükemmel bir uyumla buluştuğu bir ilişkiyi NE yazık ki yaşayamayacaksınız! Niven; bu boş fanteziyi tercih etmemenizde de ısrarcı... Zıtlıkların daima ilişkiyi canlı tuttuğunu, rehavet hissinden uzaklaştırdığını ve birey olarak gelişimi artırdığını savunuyor. İlişkinizdeki zor zamanlarda sizin için en önemli olanın NE olduğunu karşı tarafa göstermelisiniz! Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermeniz; sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur.
*SORGULAMAYI BIRAKIN
Çoğumuz birlikte olduğumuz kişinin geçmişini merak ederiz. Özellikle ciddi ilişkilerini. Uzun vadede endişe, kıyaslama ve eninde sonunda kavga ortamı yaratacaktır. Siz; birlikte olduğunuz kişinin geçmişteki partnerleri ile bir yarışma içerisinde değilsiniz.
*KENDİNİZE İNANIN
İlişki bir ihtiyaç değildir. Özde; sağlığınız ve mutluluğunuz için bir ilişkiye ihtiyacınız yok. Yaşadığınız ilişki belki de hayatınızın önemli bir kısmını teşkil edebilir, AMA siz hayatta kalmak ve gelişmek için gerekli olanlara zaten sahipsiniz! İçinde bulunduğunuz durum her NE olursa olsun; kendinize inanın ve önce tek başınıza ayakta durabildiğiniz gerçeğini kabul edin.
*Çevrenizdekilerinfikirlerini dinlemeyin
Önemli bir karar vermemiz gerektiğinde genellikle ikinci bir görüş alırız! Niven; bu eğilimi kesinlikle desteklemiyor. İki kişinin oluşturduğu dünyayı, aradaki iletişim ya da elektriğin seyrini üçüncü kişilerin asla çözümleyemeyeceğini vurguluyor ve ilginç saptamalarda bulunuyor: "Birincisi; hiç kimse sizin gerçekten neye ihtiyaç duyduğunuzu ve neye değer verdiğinizi sizden iyi değerlendiremez. İkincisi insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuzdur. Kısacası akıl danıştığınız kişiler; ilişkinizdeki negatif yönleri görmeye pozitif yönleri görmekten daha meyillidir!"
*Korkuya yenik düşmeyin
Kendi ayakları üzerinde duran, ne istediğini bilen bir kadın olmanıza rağmen; benliğinizi doğru şekilde yansıtmanız kimi zaman mümkün olmayabilir. Fobiler ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilen nedenler arasında. O gerçekte nasıl biri, geçmişte yaşadıklarımızın yine yaşayacak mısınız, sizden nasıl bir birliktelik bekliyor, bencil mi, sorumsuz mu? Bu gibi sorular; her kadının hayatının bir döneminde zihnine üşüşebilir. Oysa; olumsuz bir durum ile karşılaşacağınızda ilişkinizi sorgulamaktan vazgeçmeniz gerekiyor.
*İşlerinizi eve getirmeyin
İş gününüz sona erdiğinde işiniz tamamıyla ofiste kalmalı. Zihninizden de silinmeli! Kitapta yer alan bir araştırma sonucuna göre; çalışmaya ya da iş düşünmeye neredeyse hiç ara vermeyen işkoliklerin diğer kişilere oranla özel yaşamlarından memnun olduklarını söylememelerinin üç kat daha olası bir durum olduğu belirtiliyor.
*Acılarınızı unutmalısınız!
Kırıldınız ve sonra sizden özür dilendi. Çok acı çektiniz ama karşı tarafı affetmeye karar verdiniz! Ancak içinizdeki acı hemen ortadan kaybolmuyor ve hissettiğiniz bu acının travmasını içinizde taşıyorsunuz. Ama bu acıyı geride bırakabilmeyi öğrenmelisiniz! Çünkü acıyı içinizde tutmanız, yaranın taze kalmasına neden olur.
*Mükemmeli aramayı bırakın
* Günümüzde mutsuz birlikteliklerin belki de en büyük nedeni; 'Daha mükemmelini yaşayabilirim' düşüncesinden kaynaklanıyor. Sağlıklı ve tatmin edici ilişki daima mevcuttur ya da yaratılabilir! 'Mükemmel ilişki' diye bir kavram asla var olmamıştır. Bu nedenle; Her konuda sizinle hemfikir olan ya da her an sizi mutlu edebilecek biri ile karşılaşmayı ısrarla beklemek yerine; sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yeşertmeyi denemelisiniz.
(Alıntı)


Küçük kız babası ile ormanda yürüyüş yaparken, ayağı takılıp yere düşüyor. Can acısıyla "Ahhh" diye bağırınca ilerideki dağın tepesinden "Ahhh" diye bir ses duyuyor ve küçük kız, dağın tepesinde başka birinin olduğunu sanıp bu kez de "SEN KİMSİN?" diye bağırıyor. Aldığı yanıt "SEN KİMSİN" oluyor.
Küçük kız bu yanıta iyice sinirlenip "SEN BIR KORKAKSIN, NEDEN
SAKLANIYORSUN?" diye haykırıyor. Dağdan gelen ses "SEN BİR KORKAKSIN..." diye cevap veriyor.

Sonunda babasına soruyor "BABA NE OLUYOR BÖYLE?"
"DİNLE VE ÖĞREN" diyor adam, bu kez kendisi dağa doğru "SANA HAYRANIM" diye bağırıyor. Gelen cevap "SANA HAYRANIM" oluyor. Baba tekrar bağırıyor, "SEN MUHTEŞEMSİN" gelen cevap "SEN MUHTEŞEMSİN." Küçük kız çok şaşırıyor ama, halen ne olduğunu anlayamıyor. Adam, küçük kızına hayatın sırrını anlatmaya başlıyor.
"Buna 'YANKI' denir. Ama aslında bu "YAŞAM" dır.
Yaşam daima sana, senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır.

Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev. Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol. Saygı istiyorsan, insanlara daha çok saygı duy.
İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan, sen de daha sabırlı
olmayı öğren.

Çünkü yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarımızın aynadan bir yansımasıdır.
Hayat sana ancak, senin ona verdiklerini geri verir, bunu unutma!


Hayatın Rengi
Unutma! Hayatın, yaptığın tercihlerin bir toplamıdır. Bugün hayata ne vermeye karar verirsen, hayat da yarın sana onu verecektir. Birine kaba ve aşağılayıcı bir şekilde davranmayı seçtiğinde, onun da sana aynı şekilde davranması yönünde tercihini yapmışsın demektir.
Sigara içmek bir seçimdir, ama böylece de her sigara başına ondört dakika erken ölmeyi kabullenmişsin demektir. En korkulu anlarda bile ümidini kırma; unutma ki en lezzetli ilik, en sert kemikten çıkar. Acıyı, hayal kırıklığını, zorluğu hayatın bir parçası olarak kabul et ve sakın ola ki şikâyet etme.
Zira onlar bize hayatın nimetlerinin değerini öğretir.
İnandığın şeyi yap ki, enerjin hiç tükenmesin. Kendinle barışık olduğun gibi, geçmişin ile de barışık yaşa.
Başkaları için kendini unut ki, daima hatırlanasın. İçinde yaşadığın toplulukta, ortaya koyacağın güzel bir fikir, teklif veya hakikat senin tarafından ortaya koyulmasından dolayı reaksiyona sebebiyet verip kabul görmeme riski taşıyorsa, bu tür güzel fikir ve teklifi başkasına söyletme erdemini göster ki, insanlar söyleyene takılmadan güzelliklerini idrak edip icraata geçebilsinler.

Hiç yorum yok: