24 Eylül 2008 Çarşamba

Kalbime Dokun...


kalbime dokun...

Kalbime dokun
Bir et parçası değil o
Gözlerini kapat ve içini gör
Yani kendini
Bende var olan seni gör

Varlığın bittiği yerde yokluk başlamaz
Ve senin yokluğunda başlar
Benim için varlığın

Gözlerin çok şey anlatır
Susmuş olsa da dudakların
Sen sustukça konuşursun
Benim dilimde
Derin bir mânâyı taşır bakışların
Ansızın kalbe inen sözcükler gibi

İçten bir bakışın çok şey anlatır
Kısılırsa, huysuzluk alâmetidir gözlerin
Açılırsa, şaşkınlık
Durgunsa hüzün yüklüdür yüreğin
Yorgunsan, kızgınsan, kaygılıysan
Konuşma... Sadece, kalbime dokun

Beni sana anlatamaz hiçbirşey
Hattâ ben bile anlatamam
Kendin ara ve öyle bul beni
Uyurken, uyanıkken, yürürken
Ve bir şarkının hüznünde akşamları
Yüreğine sor beni

Sonra kalbine dokun
Kendi kalbine, mekânına Yaradan'ın
Bilmediklerinden haber versin sana
Ve sakinleştirsin ruhunu

Artık özlemeye başlarsın garip bir şaşkınlıkla
Hasretleri yaşarsın anlamasan da
Sebepleri kovalarsın, sonuç çıkmaz bir türlü
Nihayet, ansızın titrerse kalbin
Başın öne doğru düşerse
Susmak bir huy haline gelirse
Bir çiçeği koklarken ürperirsen...

Kalbine dokun, beni orda bulursun

Kalbime dokun, kendini unutursun..!

AdigeBatur

Alıntı için simurg' a teşekkürler...

Hiç yorum yok: