2 Eylül 2008 Salı

Bir Hayata Dokunmak (Yazışmalarımdan...)

Gökten yağmur değil, sevgiler yağsın...Gülenaz-Hayat
Yazının orjinali:
http://www.yineyenidenhayat.com/forum/showthread.php?tid=540&page=1
Merhaba,Yeni bir sayfa...Bir özel sayfa daha...Hayırlı olmasını diliyorum, yazanlara ve okuyanlara da...Seninle karşılaşmamız ve yazdıklarımı sana gönderdim sevgili Gülenaz... Bir hayat düsturumla başlayayım ve devamını getir lütfen...Bu bölümün ismini değiştirdiğim için, kısa mesaj hattında yazılanlar buraya dahilmiş gibi görünüyor, eksik düzenleme için hoşgörünüzü umar, (tüm arkadaşlarımızın ve okurlarımızın) selâm ve sevgilerimi iletirim. Hayat/hayateylul
Hayat nedir ve ne değildir ?
Hayat skor tabelası tutmak değildir.Kaç arkadaşınız olduğu ya da kaçının sizi arkadaş kabul ettiği değildir.Bu hafta sonu için planlarınızın olması değildir. Hafta sonu yalnız olmanızda değildir.Şu sıralar sevgiliniz olması değildir.Geçmişte sevgiliniz olması değildir, geçmişte kaç sevgiliniz olduğu değildir.Bugüne kadar hiç sevgiliniz sevgilinizin olmaması da değildir. Sizi kimin öptüğü değildir.Aileniz ya da onların serveti değildir. Hangi okula gittiğiniz değildir.Ne kadar güzel ya da ne kadar çirkin olduğunuz değildir, giydikleriniz,Ayakkabılarınız değildir.Ne çeşit müzik dinlediğiniz değildir. Okul notlarınız değildir.Herkesin size verdiği akıl notu hiç değildir.Hayat standart testlerinin belirlediği kişiliğinizde değildir.Hayat bir kağıda dökülmüş hayat hikayeniz ve bu hayat hikayesini kiminKabul ettiği değildir.
AMA HAYAT:Kimi sevdiğiniz, kimi incittiğinizdir.Kimi mutlu kimi mutsuz ettiğinizdir.Sizin onları koruyabilme ya da mahvedebilmenizdir. Dostluklarınızdır.Neyi söylediğiniz ve neyi kastettiinizdir. Hangi önemli hüküm ve kararı verdiğiniz ve de niçin verdiğinizdir.İçinizde sevgiyi taşımak, büyümek ve dağıtmaktır.
Ama en önemlisi, yalnız başına asla gerçekleştiremeyeceğiniz bir şeyiYapmak, hayatınızı, başka insanların kalbine dokundura bilmektir. Başkalarının kalplerini etkileyecek yolu ancak siz seçersiniz.Ve hayat bu seçimlerdir zaten.Hayat silgi kullanmadan resim çizme sanatıdır.Ve insanlar böyle büyürler............... unutmayın;
YAŞAMA KENDİMİZDEN NE KATARSAK, YAŞAMDAN DA ONU ALIRIZ...
Alıntıdır.
SUSAMIŞ TOPRAKLAR GİBİ GÖNÜLLERNihâvend Bestekâr : Bilge Özgen
Susamış topraklar gibi gönüller

Tükenmiş yok olmuş nerde sevgiler
Hasret kalan gönül söyle ne diler
Gökten yağmur değil, sevgiler yağsın
Bırakın gönüller sevgiye kansın
Yalnızlık silinsin dertler tükensin
Gülmeyen dudaklar gülsün istersin
Belki benim gibi sen de dilersin
Gökten yağmur değil, sevgiler yağsın
Bırakın gönüller sevgiye kansın
__________________
Sevgiyle... : ))

RE: Gökten yağmur değil, sevgiler yağsın...Gülenaz-Hayat
Merhaba,Kaç gündür konuşuyor ya da yazışıyoruz seninle...Seninle tanışma hikâyemizi ve yazışma örneklerimizi hazırlamaya çalıştım ve sana gönderdim, ne kadarının yayınlanmasını uygun görürsün bilmek ve ona göre davranmak istedim. Sonuçta yazı hazır, ancak, öncelikle bir başka sitede yayınlamak istediğim ve bu sitenin şartları arasında yazının daha önce bir başka yerde yayınlanmamış olması da bulunduğundan, ancak yarın yayınlamayı düşünüyorum burada... Bugünden söz edeyim biraz...Sabah, dr. randevum ertelendi.Biraz rahatsızlanmış sevgili diş doktorum, âcil şifa diliyorum.Bu işime de geldi aslında, bir Pazar günü, keyiflice mutfağa girip, kahvaltı hazırladım, telâşsız yaptım kahvaltımı da... Bahçeye çıkıp, frambuaz topladım birkaç tane, olgunlarından..Aslında mevsimi ilk yazdır bildiğim kadarıyla, bizimki geç verdi biraz ve devam ediyor her gün bir tadımlık sunmaya.. : ))

Bu sabah bulutlar grimtrak, yer yer kurşuniye çalar renkteydiler.Günlerdir ilk kez, sonbahar, kendini yakından hissettirdi.Bir yandan çay hazırlar, bahçeden toplanan biber ve patlıcanları kızartırken; bir yandan da masaya eklediğim bala yönelen arılardan kurtulmak için kapı ve pencereleri açmamaya çalışıyordum. Yine de terasa doğru yönlendim bir...Duvar boyunca, tabandan tavana cam olan kapısını açıp, çerçeveye yaslandım bir süre..Pergola, yağmurun içeri girmesini engellese de, serpintili yağdığında camlara kadar ulaşır yağmur damlacıkları.. Gözlerimi kapatıp rüzgârı duyumsadım önce, serin havadan içime derin nefesler çekerken yüzümde memnun bir gülümseme belirmişti.
Çıplak ayaklarla çıktım terasa,ahşap korkuluklara yaslandım, alıcı gözüyle baktım bir çevreye..Turuncu sarmaşık gülümde minicik bir gonca..Hanımeli tek dalda çiçek vermiş..Üzümler toplanmayı bekliyorlar.İncirler gün be gün yenilerini vermekte meyvelerinin.
Arthur Bell cinsi, çok hoş kokulu 'beyaz baston gül' üm, budanmayı bekliyor, yer yer yabani sürgünler vermiş köklerinden..Kamelyalar tomurcukta..Su zambağı yerini sevmiş ve gösterişli yapraklarla taçlanmış.. Yabani otlar var, bahçe ilgi istiyor.
O ne? Ayaklarım üşüyor. Hani daha bir kaç gün öncesine kadar, taşlar sıcacık ısıtırdı ayaklarımı,yakardı da bazen..Terlik giyiyorum, bu mevsimde dikkat şart...Ben de inadına rüzgârlarla yarışır, denizde fırtına varken sahilde yürümeye kalkarım.Kaç kez sırılsıklam olmuşumdur. Eh, biraz macera sağlığa yararlıdır, diyelim hadi.. : ))
Bu mevsim, âh, bu mevsim.. Heyecanlandırır beni garip bir hüzünle, melânkoliyle sarmalarken...Bahar geçti, yaz geçti, daha bir kez trekkinge katılmadım, gerçi arkadaşlarla dağlara çıktık bir kaç kez ama bir yürüyüş grubuna (tırmanma) katılmadım.
Neler geliyor aklıma neler geçiyor bir yandan...Yıllar önce İstanbul'a vedâ ederken hissettiklerimi, sevgili peygamberimizin, hicreti sırasında Mekke için söyledikleriyle özdeşleştiriyorum:
'Sende doğdum, sende büyüdüm Mekke, (İstanbul) senden ayrılmak bana zor geliyor...'
O yıllarda okuduğum Çalıkuşu adlı romanın bir bölümü geliyor aklıma söz vedâlardan açılınca..O sayfayı işaretlemişimdir gözyaşlarıyla okurken..Her hatırladığımda da yüreğim burkulmuştur, aynı tâzelikte yarayla...
Hayatta en çok içimi acıtanlar vedalaşmalar olmuştur.Çocuk yaşlarımdan itibaren öyle çok veda sahnesi yaşadım ki.. Katılaştığımı zannettiğim halde bakıyorum ki "öz" de duygular iç burkar gibi, çoğu kez gözlere de yansıtıyor izlerini.. Yıllar önce bana da gurbet yolu göründüğünde okurken çok duygulanmıştım.Çalıkuşu'ndan kısacık bir bölüm,yıllardır neredeyse kelime kelime hatırladığım:
"İçinde çok acı saatler geçirmiş olmama rağmen küçük odamdan âdeta hüzünle ayrıldım.Mektepte bize bir şiir ezberletmişlerdi. İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış. Bunu yazan şair ne kadar haklıymış!"
Derin bir iç geçiriyorum yine...Bugün seninle konuşurken, sevdiğim insanlara söylediğim bir söz geldi aklıma, sana da söyledim bunu.. 'Kek yaparken, bir yöntem de, kabartma tozu ya da karbonatı, bardağa sıkılmış yarım limon suyu içine ekleyip, daha köpürürken, kek hamuruna katıp karıştırmaktır.Daha eklediğiniz anda, efervesan tabletler ya da granüller gibi cızırdayan bir sesle coşuverir sanki köpükler.. Seni düşündüğümde de yüreğim, aynı içine karbonat atılmış limonata gibi coşkuyla kabarıyor...'
Cemal Sâfi' den söz ettik.Ne çok sevdiğim şarkı sözü, onun şiirlerinden uyarlamaymış meğer, gördüğümde nasıl da şaşırmış, hayrete düşmüştüm. Necip Fâzıl, dedim ve 'Bekleyen' adlı şiirinden söz ettik.
Bekleyen
Sen, kaçak bir ürkek ceylansın dağda,
Ben, peşine düşmüş bir canavarım!
İstersen dünyayı çağır imdada;
Sen varsın dünyada, bir de ben varım!
Seni korkutacak geçtiğin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarıp vücudunu belirsiz kollar,
Enseni yakacak ateş nefesim.
Kimsesiz odanda kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki: Odur sarsan pencereleri,
De ki: Rüzgar değil, odur haykıran!
Göğsümden havaya kattığım zehir,
Solduracak bir gül gibi ömrünü.
Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir.
Bana kalacaksın yine son günü.
Ölürsün... Kapanır yollar geriye;
Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
Varılmaz hayale işaret diye
Toprağında bir taş olur, beklerim...
Necip Fazıl Kısakürek
Beni etkileyen pek çok şiiri var ama bir tanesini aşağıya kopyalıyorum:
HATRINA DÜŞECEĞİM
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline
Ay'da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın...!
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir Şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!
Gönlünden atamadığın gibi kafandan da
Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!
Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.!
Necip Fazıl Kısakürek
İyisi mi burada bir soluklanayım. Görüşeceğiz daha değil mi, inş. : ))Sevgimle...
...
RE: Gökten yağmur değil, sevgiler yağsın...Gülenaz-Hayat
Özel bir durum olmadıkça, hiç bir msn adresimi açmam. Çok vakit aldığını düşünüyorum msn sohbetlerinin...'Geyik muhabbet'iyse hele, hepten uzak olmalı benden... Telefon görüşmesini tercih ederim, msn' de görüşmem gerekiyorsa sesli görüşmeyi tercih ederim. Yeterince yazdığımı düşünüyorum zaten, fazlası 'doz aşımı' na girebilir, 'antidot' unu da bilmiyorum. : ) Akşam, saat 19.. suları...Önümde farklı pencereler açık; okuyor, notlar alıyorum.Hikâyenin devamında, nedenini anlatacağım, msn' de çevrimdışı görünüyor, oturum açanı görebiliyorum. Evet, işte o... Oturum açtı. Çevrimiçi olarak durumumu değiştiriyorum....

devamı:
http://hayateylul.blogcu.com/bir-hayata-dokunmak_4155426.html

Yazının orjinali:
http://www.yineyenidenhayat.com/forum/showthread.php?tid=540&page=1

Hiç yorum yok: