10 Ekim 2008 Cuma

Raks



Çağlar değişir, çağlar başlar. Milletler, nesiller değişir, mevsimler gibi dünyaların mukadder dönüşleri değişir. Bütün bunlar birer rakstır. Bütün bunlar birer dönüş, birer arayıştır.

Benim, Tanrı yolundaki cezbem, onların yürüdüğü istikamette, bir başka türlü sarhoşluktur. Daha yüksek bir istek ve cezbe düşünülebilir mi ki? O’nun yolundan bir nefeslik ayrılık dahi, hicranların müebbedi gibi gelir bana. O’nsuz an, O’nsuz mekân, O’nsuz var, düşünülebilir mi? Güzelin yaratılışındaki sırrı çözebilseydim, O’nun yolunda koşarken, belki bir daha kalkmamak üzere düşecektim. Çünkü, aşk, güzellikle birleşince, artık bütün ruhi melekeler işlemez olur. Seni bulamadımsa da, senin çileni kokluyor, çileni bağrıma basıyorum. Yani yine seninleyim, yani yine kavuşma halindeyim, yani yine seni kucaklıyorum.

Istıraplarının güzelliği ve doymazlığı, beni bu cezbe içerisinde, kolumdam tutarak daha ilerilere doğru savururken, kendimi mutlu, kendimi sonsuzluk yolunda tek mutlu bir varlık olarak seziyorum. Sarhoşluğumun benzeri var mıdır? Ben sadece varlığımı sezebiliyorum; başka bir şeye sahip olduğumun farkında değilim.

Kanatsız uçuyorum, ayaksız koşuyorum, ümitsiz seviyorum.

Ama bu aşk, öyle bir patlayışla yükselen, sütün sütün alevler gibi, evreni öyle bir sarış halinde kavrıyor ki, her an onun ateşlerinin rüzgârıyla, daha başka merhalelerde, daha başka secdegâhlarda kendimi buluyor ve gözsüz görüyor, akılsız düşünüyorum.

İşte benim cezbemin sebebi budur. İşte benim RAKS’ımın anlamı budur.

MEVLANA

Macit Aray,

25.Nisan.1980


Hiç yorum yok: