6 Ekim 2008 Pazartesi

Elif' le geçmişe yolculuk...

Canan' dan bir yorum...

Üstteki adreste Canan' ımdan bir yorum yer almakta...Yorumu aşağıya alıntılıyorum.Dileyen linke de bakabilir. : )
Yazan: canan | Tarih: 6/10/2008
Konu: mutluluk
Can dostum. Bugün boş kaldığım aralarda senin ilk yazılarından itibaren sana ait olanları , alıntılar değil okudum. 6 Aralıkdan beri. Benim için sıkıntılı anlarımda senin pozitif yazıların benim için sığınak oldu. Bazı vurgularında sanki sen karşımdasın gibi sesini ve tavırlarını görür gibi oldum. Ben senin gibi edebiyatçı değilim, süslü sözler bulamam. Biliyosun ben " kova"yım ve direk sözlerimi söylerim. Bugün daha iyi anladım ki SEN benim mutluluk taşlarımdan en özel yerdesin. Seni çok seviyorum. Mutluluk anlık olsa da hep ümit kaynağı, beklenti. Sürekli mutlu olmak da zaten mutluluk değil. Mutluluğu aramak, sabırla beklemek olmadan o mutluluğun değeri olmaz.

Dünden- bugüne atlayıp duruyorum bir tanem...Bilsen yüreğimde neler var...Yazmak iyi geliyor bana, hem yaşadıklarım, öncesi- sonrasıyla belki de başka insanlara bir örnek oluşturabilir düşüncesindeyim.Dilerim, iyi bir örnek olur... : )
Sen benim için yerini, değerini tasavvur bile edemezsin sevgili kardeşim...Seninki gibi bir yüreğin içinde olabildiğim için nasıl mutluluk duyduğumun da!...
Sevgili Canan,
Yine çok duygusalım şu anda...Yazdığım her kelime yüreğimin en derinlerinden kopup gelmekte, bilesin. Yürekten çıkan yüreğe, dudaktan çıkan kulağa kadar ulaşırmış ya hani..
Kulaklar bir yana, benim işim yüreklerle...
Yazmak istediğim diğer şeyleri erteledim şimdilik... Kına gecesi ve düğün sonrasındaki duygularımla başlamak istiyorum, yine geriye dönüşlerle...
Elini ver canım, zaman içerisinde bir yolculuğa daha çıkıyoruz seninle...sizlerle...
.........
Sekiz yıl kadar öncesi...Gurbetimde en son oturduğumuz eve taşınıyoruz. Aylardan Haziran...
Bir yanımdaki komşum çok eski arkadaşım, ilk gittiğim yıllardan beri tanıyıp, samimi olduğum.. O da ayrı bir yazı konusu.. Bu sayfanın linkini sana verdiğimi hatırlamıyorum sevgili arkadaşım yine de adını sevgiyle, çok sevgiyle anmadan geçemeyeceğim. : ))

Diğer yandaki evi satın alanlar taşınmakta ağır davranıyorlar.Duyuyoruz ki hanım hastaymış, hem ilçelerden birinde güzel bir yazlık ev yaptırmışlar, orada kalmayı tercih ediyorlarmış.
Ne kadar sonrasıydı net hatırlamıyorum, belki bizden bir yıl kadar sonra, onlar da taşınıyorlar yanımıza..
Çocukları büyük, iki erkek, iki kız; kızlardan birisi İstanbul' da evli.. Hülya...Diğeri Elif...
Erkeklerden önce Koray evleniyor. Düğününü çok net hatırlarım.Konvoyunda ben de vardım.
Diğeri Barış..O, biraz beklesin şimdi... : )
Gülen abla 50 yaş civarı, açık renk ten, pembe yanaklı, orta boyda, ismi gibi gülümsemesi hep yüzünde olan bir komşumuzdu.Çok iyi bir insan olduğu söylentisi, kendisinden de önce yayılmıştı siteye, rahmetli annesi gibi...
Komşularımla iyi ilişkiler içerisinde olmayı severim.Daha onlar gelmeden kararım verilmişti bile, sıcak bir dostluk, komşuluk örneği olacaktı aramızda, bunun için ben kendi elimden geleni fazlasıyla yapmaya hazırdım.
Tipik bir Yengeç burcu kadınıydı Gülen abla; sevecen, anaç...
Yuvası onun her şeyiydi.
İlk etapta hemen anlayamazdınız ne kadar yaşama bağlı ve esprili bir kişiliği olduğunu..Siz farkına varmadan çekiliverirdiniz alanına..Öylesine içten, yapmacıksız, sade...
Hasta olduğuna inanasım gelmemişti doğrusu, bu kadar hayat dolu bir insan..Hem hiç belli olmuyor ki..Acaba yanlış mı duyduk?
Sonradan anlattıklarına göre, taşınmadan önce epeyce bir süre tedavi görmüş.Hastalık ayrıntısını yazmayacağım şimdi; annesini de genç yaşta aynı nedenle kaybettiğini söylediğini hatırlıyorum.
Özellikle Hülya' nın İstanbul' dan geldiği dönemlerde teras ışıl ışıl, cıvıl cıvıl olurdu.
Çiçeklere bayılırdı, bizim kapı girişimizde oluşturduğumuz bir çiçek alanı vardı, genelde renk renk şeker begonya, cam güzeli, soğanlı ithal begonyalarla süslediğim..Aynı çiçekten 80-100 adedini yanyana diktiğinizi düşünün, görüntü etkileyici oluyor haliyle...İkinci kat penceresinden severdi onları...
Terastan terasa konuşurduk ayaküzeri, çoğu kez.. Kahvaltıya giderdik birbirimize arada..
Yazlıklarında geçirdiğimiz gün hâlâ hatrımda, ne hoş bir gündü. Denize merdivenlerle iniliyordu oradan da, çevrede kimse yok, birkaç dönümlük bir arazi...yaz kış üzeri limonlarla dop dolu bir limon ağacı çekiyor en çok ilgimizi...Öylesine güzel ki...Sarı-pembe alacalı akşam sefaları, denize paralel sıralandırılmış, büyükçe bir çimenlik alanı çevrelercesine...
Arka sıradaki komşumuz da eşinin ağabeyi ve eşiRemide abla.. Onunla da öylesine yakınız ki, belki çok sık girip- çıkmıyoruz evlerimize,balkonda, bahçede, kapıda-bacada muhabbet ediyoruz ama kaynaşmışız, burası bir gerçek...
Bir gün son derecede üzgün bir halde evden çıkarken görüyor beni Gülen abla..Arabanın yanında alıyor soluğu..
'Ne olursun gel, bu halde araba kullanma. Konuşalım biraz...' diyor. Haklı, elim- ayağım titriyor, rengim alıp- veriyor.Ağlıyorum sinirle karışık-üzüntülü...
Gidiyorum, yaralarımı sarıyor.Teselli veriyor bana, kendime geliyorum biraz.
Bir başka günün akşamı geç vakitlerde telefonum çalıyor. Evde değilim. Arayan Gülen abla..
Merak ettim, diyor.Işığınız hiç sönmezdi sizin.. Bir şey mi oldu, neredesiniz?
Çocuklarla birlikte bir arkadaşımdayım. Çok duygulanıyorum.O geceyi unutamam.
Düşünseniz- e arkadaşlar, ışığınıza dikkat eden bir komşunuz; sizi seven, düşünen, benimseyip- endişelenen!...
Bir Ramazan günü eve tam iftar vakti geldiklerini görmüştüm. O saatte yemekleri var mıydı, hemen ne hazırlanabilirdi ki? Bir tepsi hazırlayıp göndermiştim ki hâlen bu olay bana hatırlatılır.
İhtiyaç anında yapılan iyiliğin bedeli emsalsizleşiyor sanki arkadaşlar..
Hayatta yalnızca yapamadıklarım için üzüldüm, üzülürüm.
Elinden geldiği, gücünün yettiğince iyi olmalı insan, karşılık beklemeden...
Koray'ın düğünü, yazlıkta ikram edilen mısır çorbası (yoğurtlu) hatrımda kalanlardan...
Barış'ın ilk evliliğinde katıldığı horon da...Mutluydu, al-al olmuştu yanakları yine...
.............
4 yıl önce bir 17 Eylül...Doğum günüm yani... Sabah 9.. suları..Kapı çalıyor. Diğer yandaki komşum..O saatte gelmez, durumunda bir fevkalâdelik var.
Hayrola, diyorum..Bir şey mi oldu?
Gülen abla.. diyor. Bizlere ömür!...
Yâ nasıl olur?
Kızı Üniversite sınavında İstanbul' da bir okulu tercih ediyor. Kayıt için babası ile İstanbul' a gitmişler.

........sürecek....

Hiç yorum yok: