29 Ağustos 2008 Cuma

Kısa-kısa (Günlüğümden)


Kimi ânlar vardır ki yaşamınızda, yaşarken de farkındasınızdır hoşluğunun.. geçmesin istersiniz.. n'olur, bitmesin!...Benim de olmuştur elbette ki öyle 'an' larım...Resimlere bakarken bir hoş oluyor insan.. yine bir hoş oldum anlayacağınız.. : )İyisi mi dünü dünde bırakalım şimdilik ve yakın geçmişteki 'dün' lere dönelim. Bugünü yazmak.. o..hooo... Lüks iş!.. Nerede o zaman ve imkân bolluğu? : ))Oysa ki sıcağı sıcağına nasıl da yürekten kopup gelir duygular, nasıl da farklıdır yansımaları, hissettirdikleri...Haber turu gibi 'kısa-kısa' anlatayım bir şeyler, oradan- buradan.
Geçenlerde bir akşam markete gidiyorum, amacım yürüyüş, marketten alacağım sadece içecek, sonrasında devam edeceğim yoluma. Vakit, akşam- yatsı arası.. alacakaranlığı geçmişiz...Birileri geçiyor yanımdan, dikkat etmiyorum kim- ne olduklarına.. birisi dokunuyor elime geçerken, dikkat çekmek istercesine.. gayri-ihtiyârî bakıyorum, 'ne oluyor?' gibilerinden...3 yaşlarında bir erkek çocuk.. sarışınca, toparlak, sevimli mi sevimli...'Mehmet' .. diyor, kendini tanıtıyor. Neler de biliyoruz, memnun oldum 'Mehmet' ... : )Annesi araya giriyor. Bir gün birlikte şehiriçi otobüs yolculuğu yapmışız, hatırlamıyorum. Tanıdı sizi.. diyor. Sevmişimdir mutlaka, rahat durmam ki ben!.. : )Alıp şöyle bir havalandırıyorum onu, kolay değil ama, gürbüz bir çocuk, maşallah...'Hoşça kaaalll' .. diyorum, yarım yamalak lisanıyla tekrarlıyor:'Hoşça kaaalll' ...
Başka bir akşam, mekân değişik. Şehrin farklı bir ucu. Ablamla birlikte bir dükkândan çıkarken, eteğimi çekiştiriyor birisi. Hayırdır inşallah!.. : )Yine küçük bir çocuk, çocuk arabasında oturuyor, sevimli bir kız bu kez...Uzanıp seviyorum, gülümserken söylüyorum işte bir şeyler...Kedi görsem bana yaklaşıyor, çocuk görsem öyle.. mıknatıs mıyım ne?.. : ))...
Burada komşuluk ilişkilerime fazlaca mesai ayıramadım. 'Seyyare' yim anlayacağınız. Hâl böyle olunca da kapı önü selâmlaşmalarında kalıyoruz insanlarla.Zâten, kapıyı çalıyorsunuz, yarı- buçuk açılıyor, sorgulayan gözler karşınızda.. ardınızdan güpegündüz dahi kapı sürgüleniyor. Hiç işim olmaz!..kimse kusura bakmasın. : ) Kendimi ispata ihtiyaç duymuyorum, zamana bırakıyorum. Tanırlar nasipleri olduğunda, tanışırız nasibimiz olduğunda...
Öyle bir komşum vardı geldiğim ilde. Kapı aralanır, buyur etmek yok.. usûlen de olsa, dil ucuyla da söylense yok!... Alışkın değilim ya, gülümsüyorum kendi kendime...Onun hikâyesini ayrıca anlatmak istiyorum, güzel günlerimiz çok oldu sonrasında. Şimdi kardeş gibiyiz, iyi anlaşan kardeşler...'Kardeşlerimden de öncesin, onlara söyleyemediklerimi sana çekinmeden anlatıyorum' diyor.'Ne zaman geleceksin' ler.. 'Seni çok arıyorum' lar...
E eee.. Etme- bulma dünyası, kapıda ağaç ettiğin günlere sayarsın artık!.. diyorum, gülüşüyoruz.O zaman.. diyor, sıkıntılı günlerimdi. Dışarıdan birileri evimin iç hâlini gelip görsün istememiştim. Seni tanıdıktan sonra başka... En zor günlerimde sende ferahladım. Seninle bir çay, kahve içip iki lâflamak nasıl rahatlatırdı beni. Benim için de öyle ablacım.. diyorum. Ben de seni çok özlüyorum....
Nereden nereye.. Dün akşam, düşünüyordum hayatımızdaki minik keyifleri.. Düşünmüş müsünüzdür siz de?Öylesine sıcak ki son günlerde şehir.. yapış yapış oluyorsunuz. Günde iki kez duş yetmiyor neredeyse, sudan çıkmasa yeri, insan...Duş sonrasının ferahlığı, yıkanıp ütülenmiş, 'temiz' lik kokan çamaşırlar... İşte size minicik ama önemli olduğunu düşündüğüm keyifler...Ilık esen rüzgâr, doyasıya içinize çektiğiniz bir nefes, yağmur altında salınarak yürümek, bir yerlerde yanan yer ateşinin kokusu, çiçeklerin başınızı döndüren rayihaları, saçları rüzgâra savurarak yürümek...Bir bardak çayı muhabbetle yudumlamak...İlle de muhabbet arkadaşlar.. ne var ki yeryüzünde, hattâ âlemde başka?...
Neyse.. dün akşam, duş sonrası dışarı çıkmak istedim. Yorucu bir gün geçirmiştim. Açık havayı severim, doğayı, doğallığı çooookkk severim. : )Asansöre doğru yürürken, çapraz karşı daire komşum, 10 yaşlarındaki oğlu ve bir yakınıyla dışarı çıkıyordu. İkinci asansörü mü çağırsam, onlarla mı insem ikilemini yaşadım kısa bir an...Selâmlaştık, hayırdır, gezinti mi.. bağlamında bir soru yönelttim.'Oğlum ateşlendi, hastaneye gidiyoruz' dedi.'Bırakabilirim isterseniz' e , 'Çok iyi olur' karşılığını aldım.Yolda cep no. mu verdim, isterlerse kendileriyle hastanede bulunabileceğimi, işleri bittiğinde onları alabileceğimi, beni ihtiyaç duydukları her ân çekinmeden arayabileceklerini söyledim.Teşekkür ettiler. Rica ederim, dedim. İnsan insana böylesi durumlarda lâzım.Gerçekten de öyle değil mi?Zor zamanlarında insanların yanlarında bulunmayı bir deneyin, unutulmayacağınızı düşünüyorum....
Fotoğrafçıda işim vardı dün. Kaza resimlerini aktardılar, cd ye kaydettirdim ayrıca.Baskılarını aldım. Kaza yapmıştım ya hani,ifadede oyuna getirilmişim biraz, oysa ki resimler gösteriyor açık seçik. Ana yolda gidiyorum, tâlî yoldan gelen bir araç 90 derecelik bir açıyla çarpıyor aracıma.
Bu arada kızını kaydettirmeye gelen bir hanım var yanımda, tanışıyoruz.Fransa' da kalmış 22 yıl. Eşi hâlen orada. Kızı, kızımla aynı sınıfa, aynı okula gidecek bu yıl. Aynı şubeye de düşerler mi bilmem?Bir yıl gibi bir süre olmuş geleli. Yakın oturuyoruz. Çok yalnızlık çekip, depresyona girdiğinden söz ediyor. Bilmez miyim gurbeti?
Ramazan' da Fransa' ya gidecekmiş eşinin yanına, sonrasında görüşürüz kısmetse dedik....Burada yalnızlık çekmiyorum. Yalnızlık çekmeyecek kadar meşgulüm aynı zamanda. Kendimi oyalamayı öğrendim sanırım.İşi, uğraşacak bir şeyleri olan, çevresine duyarlı bir insan yalnızlık çekmemeli.. desem, her insan da aynı olamıyor ki, sanırım ben fazlaca girişkenim.
'Çok çalışmam lâzım anne.. çok!..' diyen bir çocuk vardı hani reklâmda. Aynen onun gibiyim.Yine yoğunum arkadaşlar, havanda su dövmem :)) gerekiyor bolca... Dünya işleri işte, n'aparsınız, hele bu koca şehirde...Esenlikle...âfiyette kal-alım-ınız...
Sevgiler...Hayat

1 yorum:

SeyyAh dedi ki...

Merhabalar...
Ne güzel yazmışsınız...
bu hafta bir toplantı nedeni ile Ankara'daydım... Benzeri konuları konuştuk... Yalnızlığı yaşarken nedense yaşatıyoruz da...
Bir gülümseme, bir günaydın, bir merhaba.. o kadar zor demek ....
Yaşam alanları büyüdükçe hayat kısalıyor yaşam koşturmacası artıyor..
Gönül dostlukları küçük bir sözle başlıyor, aynı küçük bir sözle başlayan olumsuzluklar gibi..
Tatlı dil güler yüz'ü, hepimize ve herkese diliyoruz...
Sağlıcakla ve sevgi ile kalınız...
Ailecek selam ve sevgilerimiz ile...