İki yıl kadar önce karşılaştığım birisi, Antigone...
Bu akşam ilk telefon görüşmemizi yaptık kendisiyle, haftasonu İstanbul' a geleceğini söyledi.Buluşmayı düşünüyoruz kısmetse...
Sanal ortamda yazıştıklarımdan..Kuvvetli kalemi, farklı tarzı ve Psikolog oluşuyla, sergilediği duruş bir çoklarından farklıydı.Onunla yazışmalarımı gözden geçiriyordum geçtiğimiz haftalarda.Bu gece bir kısmını yayınlamayı düşünüyorum, kendisinden de izin aldım bunun için.Bu hafta sonu da İstanbul' a geliyormuş, yüz yüze görüşmek niyetindeyiz.
Sanal kimliği: Antigone
Ne çok öykü var hayatın içinde...Ne çok dersler var çıkarabilene...
Artık vakit ayıramıyorum, önceleri bir kaç sitede uzun süreli denebilecek yazılarım, yazışmalarım olmuştu.
Yazmaya devam ettiğim bir siteye ilk yazılarıydı.
Yine vakit sıkıntısı çeken ve yardım talep eden birine cevap vermeden duramayan ben... : )
Özel mesajlarla başlıyorum hikâyeyi anlatmaya... Ben ve Antigone arasında:
25-07-2007 (Konu Yok)
01:58
Selâm,
Dilerseniz bir sesli görüşme ya da chat görüşmesi yapabiliriz.
Buradaki arkadaşlardan birkaçıyla görüşüyorum şu anda..
Yanlış değerlendirmeyeceğinizi umarım.
Selâmlar..
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
03:14 antigone
siz yanlış düşünmedikçe benim neden yanlış düşünebileceğimi düşünüyorsunuz ki, siz neyi nasıl diyorsanız ben o şeyi öyle duyuyorum... Nasıl anlarsam "yanlış" anlamış olurum?
Şu an için sesli görüşmek istemiyorum kimse ile. kelimelerimin sesi ile seslenmek istiyorum sadece.
zaman...
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
03:18
Saygı duyarım..
Kelimelerinizin yeterince güçlü olduklarını düşünüyor ve size başarı dileklerimi iletiyorum.
Selâmlar...
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
03:56 antigone
teşekkür ederim..
kendimi paylaştıkça iyi hissettiğimi gördüğüm bir ev buldum. Evin sakinlerinin samimi olduklarını düşünüyorum. Böyle düşünmek beni rahatlatıyor, mutlu ediyor. Bir süre paylaşmak, yazmak istiyorum... Çünkü son bir senedir o kadar çok şeyi üst üste yaşamak durumunda kaldım ki, yaşamaktan yazmaya fırsat ve güç bulamadım. Yaşayabilmek, yaşamaya devam edebilmek için kullanmam gerekti bende mevcut gücün her damlasını. Ve yazmanın başına geçtiğimde her defasında kalemi elime aldığımda, kalemi oynatacak gücüm kalmadığı ile yüzleştim. Bu beni üzdü, bu beni kızdırdı. Çünkü ben yazarak hayatımı üreten bir insan, daha özeli bir kadındım. Yazamamak birikmelere neden oldu... Biraz boşaltmak istiyorum.
İnanın şu an emanet edebileceğime inandığım(inanmak istediğim) için sırası ve zamanı geldikçe bişeylerin içimden sökülüp de önüme düş-üver-diğini görmek keyfime keyif katıyor ve kendime olan güvenimi onarıyor. Diyorum ki kendime; "biliyorum, sen böyle bir kadındın işte, yanılmadım ben. Ben seni tanımıyor değilim, ben kendimi tanıyorum. Bak kendim hakkında düşüncelerimde yanılmamamışım işte, bak işte, işte hepsi nasıl çıkıyor açığa...". Bu çok değerli benim için. Çok değerli hem de.
İtiraf ederek yaşamak, saklanmadan, gizlenmeden(ki biz bulimikler kadar saklanmanın, kaçmanın zorluğunu bilen nadirdir. belki suç davranışına yönelen insanlar ile yarışıyor olabiliriz) açık açık konuşabilmek. başıma ne gelir, geri dönüşü nasıl olur bana, beni nasıl etkiler bu paylaşımlar demeden yazabilmek, anlatabilmek... sadace kelimelerden oluşan köprülerden bi başkasına ulaşmak...Bir başkası ile aranda hiçbir uyarıcının olmaması, onun dediklerini sadece onun kelimeleri ile yorumlamak... Gözüne, ses tonuna, hareketlerine vb bakarak dediklerinin alt yazılarını düşünmek zorunda kalmamak. Söylediklerinin düşündüklerine ne kadar benzediğini içten içe tartışmadan sadece okumak, ve okuduğun kadarını almak... Şu an buna şhtşyacım var. Sadece buna.
Gösterdiğiniz saygı değerlidir benim için. Bu saygıyı saklayacağıma emin olabilirsiniz.
tekrar teşekkür ederim. Ama ister bu kanaldan ister günlük, ister sitenin diğer tüm sayfaları...hepsinin üzerinde sizizle istediğiniz konuyu paylaşmaya hazırım, bilmenizi isterim. Bildiğim kadarını, yaşadıklarımdan öğrendiğimce, okuduğum, duyduğum, ezberlediğim, düşündüğüm, sandığım, tahmin ettiği kadarı ile dilimin döndüğünce sözlükteki kelimelerin her birini defalarca kullanmaya üşenmeden her an paylaşmaya hazırım... zevkle ve keyifle...
kendinize iyi davranın...
kendinden başka bir insana yüzünü görmeden, sesini duymadan değer verebilmek zordur ama verilebildiğinde bu çok değerlidir. (eğer 2 taraf da samimi ve dürüst bir iletişim içinde olmayı seçmiş ve sürdürebişmiş ise tabii.)
En azından buna İNANMAK bile çok keyifli...
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
04:15 Ynt: (Konu Yok)
Bâzen böyle sabırsız davrandığım oluyor, kendim ne demek istediğimi, ne düşünüp hedeflediğimi bildiğim halde aceleden bunu karşı tarafa aktaramıyorum.
Biraz da kendime olan inanç ve güvenim, sanal ve reelde genelde olumlu iletişim kurabildiğimi görebilmenin getirdiği -hiç arzu etmesem de- saygısızca da değerlendirilebilecek bir davranıştı belki..O nedenle umarım yanlış değerlendirmezsiniz demiştim.
Sayfa güvenilir ellerde..Artık daha rahat olabilirim.Bayrak sizde ve tüm sağduyulu, güzel yürekli arkadaşlarımızda..
En iyi şekilde taşıyabileceğinizin güvenini hissettirdiniz satırlarınızda..
Sevgiyle...
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
04:31 antigone
yazdıklarınızı okudum, biraz üzerinde değişiklik yaptım haddimi aşarak, hoş görün ama bir böyle okuyun, nasıl hissedeceksiniz kendinizi?
daha iyi?
daha kötü?
üzerinde değişiklik yaptığım şeyi emnim hemen far edeceksiniz
Aktarıyorum;
Bâzen böyle sabırsız davrandığım oluyor, kendim ne demek istediğimi, ne düşünüp hedeflediğimi bildiğimi düşündüğüm halde aceleden bunu karşı tarafa aktaramadığımı düşünüyorum.
Biraz da kendime olan inanç ve güvenim, sanal ve reelde genelde olumlu iletişim kurabildiğimi düşünmemin getirdiği -hiç arzu etmesem de- “saygısızca” da değerlendirilebilecek bir davranıştı belki..O nedenle umarım yanlış değerlendirmezsiniz demiştim.
Sayfa güvenilir ellerde..Artık daha rahat olabilirim.Bayrak bizde,biz tüm sağduyulu, güzel yürekli insanlarda..
En iyi şekilde taşıyabileceğimizin güvenini hissediyorum şu an..
Sevgiyle...
Ayrıca;
“saygısızca da değerlendirilebilecek bir davranıştı belki”
Bırakın buna karşı taraf karar versin. Bu sizin kendinizi ifade ederken kullandığınız bir kelime, karşı tarafı şartlayabilir, şüphelenmeyecekken şüphelenmesine neden olabilir. Ve hakkınızda düşünülmesi hoşunuza gitmeyecek bir şeyi neden SİZ karşı tarafa hatırlatasınız ki?
GEREK YOK!
Bırakın o değerlendirsin, eğer ki o dediklerinizi, davranışlarınızı “saygısız” bulduğunu söylerse, söylediği zaman gerekli açıklamayı yaparsınız…
Bence bir deneyin bunu :)
Siz demek istediğinizi diyebildiğiniz kadar deyin ve çekilin, anladığı şeyle bir sorunu olan var ise bunu sorunu olan iletmeli, iletebilmeli. İletemiyorsa samimiyete
GEREK YOK!
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
05:15
Biliyor musunuz, ben kendimi şartlandırmayı hiç sevemedim..
Biraz kuraldışı, devrik cümleyim belki de..
Zaman zaman bunun acısını duyumsasam da beni anlayabilenler kalsın yanımda "düz mantığı" nda gidiyorum hâlen..
Yine de yanımda kalanların az olmadığına inanabilirsiniz..
Belki de bu dünyanın dışında bir yerlere aitim??
Kuralcıyımdır da ancak kendi kurallarım ve inandığım değerler sıkı sıkıya bağlar beni..Bu da benim olumsuz yanım belki..
Beni sevsinler diye uğraşmıyorum ki..Herkes kendi kapasitesince anlasın beni..
Yaklaşımınız gerçekten de hoş..Teşekkür ederim.
Bir yazı yazarken geldi mesajınız..Geçmiş bir dönemine ait yaşamımın..
Hayat nick name' inin sebeplerinden birisidir bu olay..
Biraz duygusalım şu anda yazıp- yazmama konusunda da çok düşündüm.Genelde kendimle paylaşırım çok özelimi ben..
Neyse, bu arada davet de edildim, yazının ortasında bir telefon geldi, süper bir teyzemiz..İnsan gibi insan ve çok sevdik birbirimizi..Yazıya ara vermek de istemiyorum, başlamak için kaç gündür yürek sancısı çekiyorum zaten..
Olduğum gibi sunuyorum kendimi, önerilerinize açık olmakla birlikte..
Sevip- sevmeyeceğiniz; samimiyet kurmak isteyip istemeyeceğiniz tabii ki sizin seçiminizdir.
Sevgi ve saygı ile..
__________________
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
05:35 antigone
"Biraz kuraldışı, devrik cümleyim belki de..
Zaman zaman bunun acısını duyumsasam da beni anlayabilenler kalsın yanımda "düz mantığı" nda gidiyorum hâlen.."
Buna hiçbir itirazım yok.
Ben şuna inanırım, dilidir insanın kendini farkediş sürecinde en büyük yardımcısı...
kendi dediklerine kulak verdikçe ulaşabilir düşüncelerine. Duydukları ile, duydukları sayesinde, duydukları kadar tanır kendini insan. Her dediği bir şekilde kulağına yetişir de çok azını dinler insan. Kaçımız konuşurken hem karşıdaki ile konuşurken hem de kendisini dinliyor? Zordur bu,çok zor...Hem konuşmak hem de konuştuklarını dinlemek...ikisini bir anda yapabilmek!
Biz sadece karşımızdakine bir şey anlattığımızı sanırız oysa kendimiz dinlediğimizde, duyduklarımız der ki bize; "anlattıkların "SEN"sin! SEN "anlattıkların"sın işte! Kendini tanımak isteyen insanın, zihninde ne olup bittiğini anlamak, bilmek isteyen insanın takip etmesi gereken tek gölge bu belki de... O karanlıkta saklanmayı iyi bilen, görünmemeyi iyi başaran düşüncelerimiz var ya, "dil"den sıyıramazlar kendilerini, dil onların bi yanından tutup atıverir dışarı; davranışla veya sözle...
Yeterli değil belki kendini tanımaya bu gölge ama gerekli!
yoksa tabiii ki derdimiz "güzel konuşmak" değil. "güzel konuşmak" diye bir şey yok belki... Hepimiz büyüdüğümüz yerin şivesini bir şekilde taşıyoruz dilimizde. Mesele hangi kelimeleri nasıl ilişkilerle yan yana getirerek cümleler kuruyoruz...Gramer değil, kelimelerin şıklığı değil, etkileme sanatı değil ustası olmaya çalıştığımız ki olmasın da zaten. TVdeki o spiker(?)lerden ne farkımız kalır? Yapmacık, samimiyetsiz, beğenilmek arzusunun ağzından aktığı her kelimesinde açık açık belli olan spikerlerden!
illa beğenilmek, sevilmek gibi kaygılarım yok demişsiniz...Buna da inanıyorum. dert o da değil..İnannın size sizle ilgili sadece sizin için gerekli bir şeydi demek istediğim ve affınıza sığınarak dediğim. Affınıza sığındım çünkü, size "siz"den bahsetme cürretine giriştim. BU üzerime vazife değil asla. Ama samimiyetinize, anlayışınıza güvendim. Ve bu sitede baktım ki herkes herkes için bir şeyler yapmaya çalışıuyor, herkesin ciddi bir paylaşma, anlatma ve anlaşılma derdi var...Bunlara güvendim iişte...
Ve güvenmek, yakınlaşmak...samimi olabilmek...
Bunlara asla kişilerin kendilerinin oturup da düşünerek karar verdiklerini düşünmüyorum. O kadar "kendiliğinden" olan bir şey ki bu...
Çözül-üver-iyorsun... Dök-ül-üver-iyorsun..
Önerilere açık olduğunuzu söylemişsiniz. Bu sanırım içimi rahatlattı. Çünkü yazdıklarıma sizden gelecek tepki ağır da olabilirdi. Olmadı! Gayet yapıcı ve değer veren bir bakışla yanıtladınız beni...
Ben inanın bu adresten bir şekilde haberim olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum...
Umarım hayatınızda, siz neyi nasıl olsun istiyorsanız, o şey o şekilde olur...
sevgi ile...
hoş kalın...
25-07-2007 Ynt: (Konu Yok)
06:02
Teşekkürler benden de,
Etkileyici bir kimlik olduğunuzu düşünüyorum.
Şu anda çıkmam gerekiyor, söz verdim.
İlginizi çeker, okumak isterseniz hazırlamaya çalıştığım yazımın linki:
http://hayateylul.blogcu.com/3709115/
Güzel dileklerimle...
* * *
............ sürecek, umarım. : )
Sevgiler...
Hayat
Yarışmalar, Gözlüklü Atlar, Taş Değirmenler
-
İzmir Ticaret Borsası'nın 8.'si düzenlenen "Geçmişten Emanet Geleceğe Miras
Tarım" başlığı altındaki Instagram Fotoğraf Yarışması'na katılım hayli
yoğunmuş...
1 hafta önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder