9 Temmuz 2009 Perşembe

Günlerle Gelen...


"Her kim derse ki olmaz aşkın bedensiz olanı olmaz.... üzülürüm onun adına, ve dilerim ki tanrı onu büyük çok büyük bir aşk ile ödüllendirsin ki o aşkın miadı dolduğunda ardından gelen hüsran, hüzün büyütsün onu taşısın İlahi Aşka..." nilambara dd

"Ben, ben olmak istemiyorum artık. Ben, sende yok olmayı istiyorum. Sen bende var olmayı istiyorsan; İstediğin senin olsun, Ben YOK um!" Tutsak

"İnsanlığa olan güveninizi hiç kaybetmemelisiniz. çünkü insanlık bir okyanustur; okyanusa damlayan birkaç damla onu kirletmez." Budha

"Nefsini bilen, Rabbini bilir ve Rabbinde yok olur." Mevlâna Celaleddin-i Rumî

"O" sizinle...

*Eğer, gerçek aşkı bulduysanız,
Tanrı size cömert davranmış demektir.
*
Ama eğer, bulamadıysanız "O" sizinle demektir....

bir filmden...


Alıntı: http://nilambara.blogspot.com/
Teşekkürler...

*
Birbiri ardınca geçen sıcak yaz günleri...
Her biri ayrıntılı birer post konusu olacak yaşanmışlıklar...
İyisi mi yine kısa- kısa değineyim bir kısmına.

İlk sıfatım, geçen hafta yakıştırıldı:
Vefasız!...
Bağlantı kurmak kolay, bağlantının hakkını verebilmek çok daha zor.

Geçenlerde yine birisiyle tanıştım. Bir buçuk ay kadar önce.
Yol yordam bilen, görmüş geçirmiş insanlar...
Bir kaç görüşme sonrasında hissettim ki benim çok değer verdiğim öncelik sıralamasında bir numarada gördüğüm kimse ile yeni tanıştığım hanım arasında tercih yapmam, öncelik belirlemem gerekiyor.
Elim aramaya varmadı, düşündüm yalnızca.
Aramış beni evden bir kaç kez.
Geçen (on gün kadar önce) Pazar, anneme gidiyorum.Direksiyonda oğlum.
Bir telefon...
-'Sen ne vefasız şeymişsin öyle!...' diye sitem ediyor telefondaki ses.
Hep vefâlı olduğum söylenir oysa ki, eh, her şeyin bir ilki var işte. : )
Bana gerçekten çok değer verdiklerini belirtecek şekilde davrandılar. Bir şekilde gönül almalıyım.
-Hazır mısın Nevin anne, anneme gidiyoruz, yoldayız.Hemen seni de alalım.
-Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Programınız ne? Gerçi Oya da aradı beni (karşılıklı çok muhabbetli oldukları bir tanıdığı) onunla çıkacaktım.
-Ev oturması düşünmüyorum. Biraz gezmek, hava almak var niyetimde.
-Peki, Oya' ya bir mazeret bulurum. Gel o zaman.

-Anne, bir sorman gerekmez miydi bana? diyor oğlum.
-Kesinlikle haklısın oğlum. Kendimi hatalı hissediyorum.Bunu yapmam gerektiğini düşündüm.Afedersin. : )

Bardaktan boşanırcasına bir yağmur indiriyor o anda. İri damlalarla başlayan yağmur hızını arttırıyor.
Nevin anne' yi kızı getiriyor bizim arabaya kadar, kendi arabasıyla. İki adım atsa sırılsıklam olacak kadar şiddetli yağış var.

-İlk fırçamı yedim, diyorum.
-Fırça değil, dost sitemi.Sevmemiş olsam inan, yetmiş sene aramam.
Ağabeyim çok hasta, çok canım sıkkın, derken görüyorum ki söyleyemedikleri boğazında düğümlenmiş gibi.

Oğlumu Mecidiyeköy' e bırakıyor, annemi, annemin komşusunu (çok eski komşumuz) ve Ayşegül' ü de alıp bir yerlerde oturup çay içiyor, muhabbet ediyoruz.
Öğreniyorum ki, ağabeyini kaybetmiş ve ertesi gün onu ebedi istirahatgâhına yolculayacaklar...
Oğlumu üzmemek için onun yanında söylememiş.

Eski komşumuzla Nevin anne birbirlerini yirmi yıldır tanıyorlarmış. Adres değişikliği nedeniyle bağlantıları kopmuş son beş yıldır.Çok hoş oluyor karşılaşmaları...
Nereden nereye örüyor kader, ağlarını...

Bir kez de Meryem' e götürüyorum Nevin anne' yi. Bir program daha düzenlemişken, ablasıyla birlikte ağabeyinin memleketine gideceğini söyleyip, hoş görün, katılamayacağım için, diyor.

*
Gelelim N... hanımefendi ile ilgili gelişmelere. Tanışma hikâyemizi aşağıya alıntılıyorum tekrar:
"Yine bir sohbetindeydim birkaç gün önce, C. Sargut hanım' ın... Sohbet sonrası yanıma bir hanımefendi yaklaştı. 60 yaş, belki üzeri, özenli ve uyumlu giyimi, vakur tavrı ile girişte dikkatimi çekmiş, sonra dalıp unuttuğum bir hanım...Kalabalığın dağılmasını bekliyorum o sırada oturduğum yerde ki Cemalnur hanımla biraz sohbet edebileyim. Yanıma yaklaşıp sarılırken, kulağıma şu sözleri fısıldadı:'Muhammedî, kırık gönüllü olur!...'
O sarılırken, ayağa kalkmaya çalışıyorum bir yandan ki, insanlarla göz hizasında iletişim kurmayı severim. Bir an kısa süreli şaşkınlık yaşadım.
-'Nasıl, dedim. Nasıl hissettiniz?' O kadar mı belli oluyor diye düşünüyorum bir yandan da...
-'Kalpler arasında telgraf vardır.' benzeri bir cevaptı verdiği...
O kadar insanın arasında bir bana yaklaşıp bunları söylemesi çok şaşırtıcıydı benim için, itiraf ederim ki... Ben sarıldım bu kez ona ve:
-İsminizi lûtfeder misiniz? diye sordum.
-Estağfirullah, dedi. N..... Bu şekilde oldu ilk karşılaşmamız kendisiyle...
Cemalnur hanımla konuştuktan sonra dönüp aradığımda bulamadım, gitmişti. etkilendim doğrusu, daha yakından tanımak isterim kısmet olursa...

Geçtiğimiz haftalarda bir kaç kez daha karşılaştık N... hanım ile...
İlkinde kartvizitimi verdim, iletişim bilgilerini verebilsin diye. İkincisinde beni aradığını ancak mesajının bana iletilmediğini anladım.
Bu kez ev tel. ini de alıp bir başka gün aradım.
Bir saati aşkın süre ile konuştuk.
Hani anlatılacak olanlar öylesine birikmiştir ki, neden ve nasıl söz edeceğini bilemez ya insan; öylesi bir görüşme oldu aramızdaki.
Kısa kısa notlar aktaracağım elimden geldiğince:

-O gün, dedim. Ne gördüğünüzü düşündünüz ki bende, o şekilde yaklaşıp, o sözleri fısıldadınız?"


.....

-O kadar kalabalıkta bir ok gibi size çekilmemin nedeni,
İçiniz ağlıyordu, sizde yanmış ciğer kokusu duydum.
-O anda o kadar sıkıntılı olduğumu tahmin etmiyorum.Her ne olduysa geçmişte, çok büyük ölçüde aştığıma inanıyorum, şükür.. dedim.
-Gözünüzün yaşı içinize akıyordu.
Gönlünün içinden tam bir teslîmiyetle, o güzel boynunun bükülmüş olduğunu hissettim.
Beni çeken, mutmain olmuş nefislerdir.
Duam şudur benim alışkanlık haline getirdiğim:
-'Yâ Rabb, beni sevdiklerinle haşreyle...'
-Aynı duadan bende de var, dedim. : )

"Hiç kendi kendine kaynar mı kazan

Şarkı Sözü

Çevre yanın ateş eylemeyince"

Yunus emre

...

Yoruldum,süreceğini umarım. : )
Sevgiler...
Hayat

Hiç yorum yok: