21 Nisan 2009 Salı

Ne olursa olsun asla vazgeçme!


Ne olursa olsun asla vazgeçme!

Gözlerini açtiginda çölün tam ortasindaydi. Fidye için yanlis adami kaçiran mafya, sanki intikam almak istercesine genç ve suçsuz adami, çölün ortasinda ölüme terk edip kaybolmustu. Inanilir gibi degildi. Epeyce bir saskinliktan sonra düsünmeye basladi genç adam. Aklina henüz dördüncü sinifa giden on bir yasindaki oglu geldi. Oglu uzaktaydi ve yasadiklari kasabada yapayalnizdi.

Geçen yil bir trafik kazasinda karisini kaybetmisti. Oglu için, onun gelecegi için yasamak zorunda oldugunu biliyordu. Bunlari düsününce yüzünde bir intikam ifadesi olustu. Bekle beni yavrum geliyorum, senin için yasayacagim seni asla yalniz birakmayacagim dedi.

Günesin battigi yöne dogru yürümeye basladi. Yürüdü, yürüdü, yürüdü; Aç ve susuz tam üç gün yürüdü. Umutlari bitmek üzereydi. Üç gündür bir vahaya ulasamamisti. Kararliydi, yavrusuna kavusacakti, vazgeçmemeye yemin etti. Yürüdü. Büyük bir inançla yürüdü. Susuzluktan çatlayan dudaklarindan akan kani eme eme yürüyordu.

Birden muhtesem bir sey oldu ve bir vaha gördü, yaklasti. Kurtuldum, geliyorum yavrum diye diye kosmaya basladi. Vahanin yanina geldi, su diye elini daldirdigi seyin kavurucu sicagi adeta bir serap tokadi savurdu adama. Lanet olsun dedi ve yürümeye devam etti. Kisa bir süre sonra yeniden bir vaha gördü. Agaç, çiçek, su, her sey vardi. Yine kostu. Bu seferki kesinlikle vahaydi. Ama yaklasinca çöl sagir edercesine yüksek bir sesle bagirdi: Ben bu kadar cömert degilim, serap görüyorsun seraaap! Genç adam yilmadi, yikilmadi. Yine yürüdü. Oglu bir an bile çikmiyordu aklindan... Tekrar bir vaha gördü, kostu kostu ve yüzüstü suya atladi. Agzina dolan kumlar yine serap diye bagirdi. Hiç hali kalmamisti ama her gördügü vahaya kosuyordu, her seferinde serap olsa da.

Artik besinci gün de bitmisti. Sürünerek gidiyordu ogluna, yeniden bir vaha gördü. Kumlara tutuna tutuna gitti. Bu kaçinci serapti Allah bilir. Hizi tamamen biten genç adam artik sürünemiyordu bile. Yeniden bir vaha gördü. Biraz daha gitti, biraz daha süründü. Güçlükle sunlari mirildandi: Beni affet oglum gelemiyorum. Biliyorum bu da serap, bir sonraki de. Elveda!

Kendini günesin eriten sicagina birakti ve teslim oldu. Kisa bir süre sonra öldü. Ertesi gün ayni yerden bir kervan geçti. Kervanin kilavuzu genç adamin cesedini buldu ve söyle seslendi: Su içmeyi birakin da çabuk buraya gelin. Burada bir ölü var.

Suya 10 metre kala susuzluktan ölmek kim bilir ne acıdır, ama ölen hiçbir zaman bunu bilmez.

Hiç yorum yok: