BELKİ
Gurbet gurbet öten tren sesi
Ve son kampanayla başlayan özlemin
Unutacaksın bu şehrin garip gecelerini
Yıldızlara uzanmayacak ellerin
Yollar bana sevinç bana hüzün verecek
Boynu bükük döneceğim odama
Unut beni diyordun ayrılırken
Unutmak kolay değil ama
Düşün bu şehrin garip gecelerini
Düşün yalnızlıklar içinde beni
Hani bir resmim kalmıştı sende
Onu olsun yalnız bırakma e mi?
Bilinmez dünya hâli bu
Zamanla değişebilir insan
Belki dönersin bir akşam vakti
Bulutlara o uzak diyarlardan
Mustafa İlhan Geçer
Lise yıllarımdan aklımda kalmış bu şiir... Bu akşam bir takvim yaprağının arkasında rastladım yine ve google' dan kopyaladım.
Annemin vazgeçilmez geleneğidir Saatli Maarif Takvimi... Bu akşam ona gittim iş çıkışında...
Çocukluğumu bilir bir mahalle bakkalımız var arka sokağımızda... Alış veriş için uğradığımda çok eski komşularımızdan birinin oturduğunu gördüm bakkalın işleticisi sahibi olan M. bey ile...
Büyük denebilecek bir mekân olduğundan ilerideki masaya geçip oturdum ben de... Daha doğrusu, selâmlaşma, hâl-hatır sorma faslından sonra ben gidecekken onlar bir çay ikramı konusunda ısrarlı davranınca kaldım orada...
Koyu bir sohbete giriştik oradan- buradan derken...
Mahalledeki ahşap konak ve sakinleri, Kemal bey amcalar, Chevrolet' si ile taksi şöförlüğü yapan komşumuz, Kadriye hanım teyze... Daha kimleer kimler...
Bakkalımız anlattı biz ahşap konağın kapısındaki çekirdek çitlemeli geceyarısı muhabbetlerinden dem vurunca; bir arka sokaktaki muhabbet de bambaşkaymış.
Şimdi, dedik. Birisi girse sokağa, bu kim diye bakılıyor. Kimin kimden haberi kaldı ki?
Konak önü muhabbetleri denince söz Nevin' e geldi. 'Küçük Nevin'
Ablam da aynı isimde olduğundan ve minyon yapısından dolayı üzerine yapıştı bu sıfat...
Haberin var mı diye sorunca bir aramayı denedim. Evdeymiş.
'N' aber minyatür? ' diye girdim söze...
Çıtı- pıtı, süslü, cıvıltılı bir Balık burcu kadını o...
Çok mutlu olduk tekrar, uzunca bir aradan sonra konuşmaktan...
Neler yitip gitmiş elimizden... Mahalle ruhu, mahalle kültürü varken, aile ruhunu ve neredeyse birey ruhunu bile yitimişiz, yitiriyoruz. Yazık... Çok yazık...
Özlemi kalmış ruhlarımızda ve tadı damağımızda...
Kendi sıkıntılarımın arasında son haftalardaki olaylara pek değinmedim.
Bir gün, arkadaşıma serum takılırken ( sevgili Meryem' i tanıdı birçoğunuz, rahatsızlığını bilirsiniz.) yanındaydım. Kemoterapi alıyor.
İyi yapılandırılmış bir özel hastane odası... Birkaç koltuk, herbirinde, asılı olan serumlar kollarına bağlı olan insanlar...
Ne çok insan, ne çok hikâye...
'Neden ben? ' diye soramıyorum, diyordu Meryem... 'Öylesine genç insanlar var ki hasta...'
'Hiç olmazsa bir az bir şeyler yaşayıp gördük biz...'
'O gün kalkmışsam eğer, ağrılarım yoksa şükrediyorum o güne de eriştiğime... Uzun uzadıya plan program yapmıyorum, yapamıyorum. Basitleşti hayat benim için...'
Göktürk' teki evindeymiş. Konuştuk bugün... Kirazları sordum, çiçeklenmişler, çok güzellermiş. Bir gitmeli ona da... : )
Ayşegül umreden dönmedi sanırım. Mektubu hâlâ çantamda, yayınlayamadım.
Hacer' le konuşuyorum. Onlar benim ruh eşlerim, var olsunlar...
Meryem' le birlikte Cemalnur hanımı umreye yolculamıştık havaalanından, iki hafta önce... Hemen yanıbaşında oturtmuştu bizleri...
Bu sıkıntı dönemimde konuştum onunla, umre dönüşü, telefonda...
'Tebrik etmek lâzım.' diyor.
'Her kula nasip olmaz.'
Onun güzel görüşü, güzel değerlendirmesi, sağolsun...
Gurbetimden yan evde oturan komşumuzla ilgili bir haber aldım. Dualarımız onun için ve tüm hasta ve darda zorda olanlar için olsun inşallah...
Ağır... çok ağır hasta artık.... Nefes alamıyormuş, hastanede, ağrısını dindirmeye çalışıyorlarmış.
'O villalar sahiplerine pek uğurlu gelmedi.' diyordu bu akşam ağabeyim....
'Bizim sıradakiler, manzaraya en hâkim olanlardı ve belki fazla göze geliyorlardı, dedim.
İçinde yaşayıp, mutlu olan komşularımız da var, şükür...'
Neyse, daldan dala atlayınca böyle karışık bir şey çıkıyor ortaya...
Şimdilik bu kadar olsun.
Dualarımız müşterek olsun, âlemin iyiliği, mutluluğu için olsun.
Âlemde sevgi ve iyilikler hep vâr olsun.
Dostlara selâm olsun.
Sevgiyle, esenlikle kalalım.
Hayat
Dünyanın Döngüsü Hep Mi Aynı?
-
Okuduğumdan beri hiç aklımdan çıkmıyor. Peru'daki arkeologlar, üç antik
kültürün güç merkezi ve İnka öncesi bir efsanenin merkezi sayılan kuzey
kıyısındaki...
5 gün önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder