10 Ocak 2009 Cumartesi

Sevgi Elini Önce Siz Uzatın

Pek çoğumuz bir tartışma, yanlış anlama, veya yetiştirilme biçimindeki farklılıklardan kaynaklanan küçük kırgınlıklara dört elle sarılırız. Kırıldığımız kişi bir dost veya akraba olsun, inatla onun bize el uzatmasını bekler, onu bağışlamak ve eski ilişkiyi tekrar, başlatmak için bunun tek yol olduğuna inanırız.


Sağlığı pek de iyi olmayan bir hanım dostum yakınlarda bana oğluyla üç yıldan beri konuşmadığını söyledi. “Neden?” diye sordum. Bana geliniyle ilgili bir konuda ters düştüklerini ve önce oğlu aramadıkça, onunla bir daha hiç konuşmayacağını söyledi. Ona kendinin el uzatmasını önerince önce itiraz etti ve “Bunu yapamam, çünkü onun özür dilemesi gerekir” dedi. Kadın biricik oğluna elini uzatmadan nededeyse ölmeye bile hazırdı. Biraz tatlı dil döküp onu ikna ettikten sonra telefon açmayı kabul etti. Sonuçta oğlu annesi onu aradığı için büyük minnet duydu ve kendiliğinden özür diledi. Hep olduğu gibi, taraflardan biri bir fırsat bulup dostluk elini uzatırsa, bundan herkes kazançlı çıkar.


Ne zaman öfkemize saplanıp kalsak “ufak şeyleri” kafamızda kurup, gerçekten “büyük mesele” haline getiririz.


Sanki haklı oluşumuz mutluluğumuzdan da önemliymiş gibi görünür. Oysa, hiç öyle değildir. Eğer daha huzurlu bir insan olmak istiyorsanız şunu anlamanız gerekir ki, haklı olmak hemen hiçbir zaman kendinizi mutlu etmekten daha önemli değildir. Mutluluğun yolu yargıları bir yana atıp, sevgi elini uzatmaktır. Bırakın, başkaları haklı oluversin. Bu sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez. Her şey yoluna girecektir. Siz işin ucunu bırakmanın keyfini yaşayacaksınız. Elinizi uzatıp, haklılığı başkalarına bıraktığınız zaman onlar da size karşı daha az savungan ve daha çok sevecen olurlar. Çoğu kez onlar da size el uzatırlar. Ama eğer bu gerçekleşmezse, hiç dert etmeyin. Daha çok sevgi olan bir dünya yaratmak için size düşeni yapmanın huzuru yeter.


Kaynak: Ufak Şeyleri Dert etmeyin

Dr. Richard Carlson

Alkım Yayınları, İstanbul, 2006


5 yorum:

Hayat dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum.
Herkesi kazanmamız mümkün olmayabilirse de en azından elimizden geleni yapmış olmanın huzurunu yaşamak az şey midir?
Teşekkür ederim Sn Yurderi...
daha genç yaşlarımda bu kadar kolay onay vermeyebilirdim oysa şimdi farklı düşünüyorum.
Kanı kanla yıkamazlar, suyla yıkarlar. sen su ol evlâdım.. derdi rahmetli babam...
Ne kadar haklıymış. : ))

Unknown dedi ki...

merhaba...
sizinde yorumunuzda yazdığınız gibi;herkesi kazanmak mümkün değil.
bazı insanlar sorunlarını konuşarak halletmek yerine küsmeyi tercih ediyor.bu güne kadar ilk adımı atan kazanır inancıyla hareket ettim aksayan ilişkilerimde.ancak aynı kişiye üç adımdan fazla yaklaşmamak gerektiğinide öğrendim.kendimden ödün vermemek adına...bu da huzurun farklı bir boyutu bence.
sevgiler...

nazardeğmesin07 dedi ki...

iyi akşamlar sevgili arkadaşım.Çok güzel bir konuya değinmişsin paylaşımın için bir kez daha teşekkür ederim...

Adsız dedi ki...

Sana yapılan kötülüğü unut, kendi yaptıgın kötülüğü unutma, senin yaptığın iyiliği unut, sana yapılan iyiligi asla unutma... sevgi sunuyoruz, affedici oluyoruz, madem bunu bilmiyorlar bari bizden ögrensinler..

anneminkizıyim dedi ki...

Merhabalar canim, her zamanki gibi bu günkü konu seciminde olagan üstü tebrikler. Baris icin ilk adimi atmak kim olursa olsun onun icin hayirlidir ve dediginiz gibi onun ici huzurlu olur. Canim senin linkini vererek bana yorumda yolladigin grip asisi ile ilgili yaziyida yazima aldim, insallah senin cin masuru yoktur.
Ben insallah iyiye gidiyorum, atessiz bir gece gecirdim ama sabahtan beri yine basim cook agriyor, burun dinmek bilmiyor, ama hafifiliyor galiba. Canim kendine iyi bak, Allahim dert verip de yatirtmasin, sevgiler....