6 Ocak 2009 Salı

Nil' den...

Aşure Günü ve Gecesi


"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhurdur."Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinir. Muharrem ayının onuncu gecesi, Aşure gecesidir. Ertesi günü de Aşure günüdür. Muharrem ayı, Kur'an-ı kerim'de, kıymet verilen dört aydan biridir. Bu ayın en kıymetli gecesi de Aşure gecesidir. Allahü teâlâ, birçok duâları Aşure günü kabul etmiştir. Bugünde Cenab-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bu­lunmuştur

Aşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Suresinin ikinci ayeti olan

"On geceye yemin olsun" ifadelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.

Aşure Günü Olan ve Olacak Olan Önemli Olaylar

· Yerlerin ve göklerin yaratılması,
· Hz. Âdem'in tövbesinin kabûl edilmiştir.
· Hz. Nuh'un gemisi Cudi Dağının üzerine demirlemiştir.
· Hz. Yûnus'un balığın karnından çıkması,
· Hz. İbrahim (a.s.)'in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması
· Hz. İdris'in göğe çıkarılması,
· Hz. Süleyman (a.s.)'a saltanat verilmesi,
· Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf'a kavuşması, gözlerinin görmeye başlaması, Hz. Yusuf'un kuyudan çıkması
· Hz. Eyyûb'un hastalıktan kurtulması,
· Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi ve Firavun ordusu ile birlikte helak olması,
· Hz. İsâ'nın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması Aşure günü oldu.
· Hz. Musa (a.s.)'nın Firavun'un şerrinden kurtulması
· Hz. Hüseyin (r.a.)'in şehid edilmesi
· Kıyâmetin kopması da Aşûre günü olacaktır.
· Hz. Aişe'nin belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Aşura gününde değiştirilirdi.

Aşûre Günü Ne Yapılır ?

Böylesine manalı ve kudsı olayların gerçekleştiği bu mübarek gün ve gecede, Asr-ı saadette beri müslümanlar başka gün­lere daha fazla ibadet etmişler ve daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır.

1) Aşure günü oruç tutmak sünnettir

Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur. (Hadis-i Şerif )

Aşurenin faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehidler ve salihlerin ibâdetleri kadar sevaba kavuşur. (Hadis-i Şerif )

Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalıdır!

2- Akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini alınmalıdır

Sıla-i rahmi terk eden, Aşure günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa'nın sevabı kadar ecre kavuşur. (Hadis-i Şerif )

3- İlim öğrenmeli

Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allahı zikredilen bir yerde, biraz oturan, cennete girer. (Hadis-i Şerif )

4- Sadaka vermek sünnettir, ibâdettir.

Aşure günü, zerre kadar sadaka veren kimse, Uhud dağı kadar sevaba kavuşur.(Hadis-i Şerif )

5- Çok selam vermeli

Aşure günü, on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur. (Hadis-i Şerif )

6- Çoluk çocuğunu sevindirmeli

Aşure günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur. (Hadis-i Şerif )

7- Gusletmeli

Aşure günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir. (Hadis-i Şerif )

8 - O gün, eve ufak-tefek erzak alınmalı, alınırsa bir sene boyunca evde bereket olur.

9- Dua Okunmalı,

10 defa şu duâ okunur: "Sübhânallâhi mil'el mîzân. Ve müntehel-ılmi ve mebleğar-rızâ ve zinetel-arş'

10- Namaz Kılınmalı

· Aşûre gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek'at namaz kılınır.

· Her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.

· Namazdan sonra 100 defa: "Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhın ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ ve mâ beynehüm minen-nebiyyîne vel-mürselîn. Salevâtullâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn"

· Öğle ile ikindi arasında 4 rek'at namaz kılınır. Ve her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.

· Namazdan sonra: 70 İstiğfâr-ı şerîf, 70 Salevât-ı şerîfe ve 70 defa: "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym" okunur.

· Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)'in hidâyeti ve kurtuluşu için duâ edilir.

kaynak; http://www.zehirli.org/itikadi-konular/asure-gunu-ve-gecesi.html


Kırık hayal



Çöktüm, tüm dünya birkaç dakikada başıma yıkıldı. Oysa tüm umutlarımı boynuna doladığım olay gerçekleştiği anda, herkesin hayatı düzene girecek, etraf cennete dönecek sanmıştım. Yüzyıllık kırılmışlıklar, ruhsal depremler,artçı şoklar sona erecek sanmıştım.

Daraldım. İçimden üstü başı eski, kömür kokulu , küflü bir tren geldi geçti.Vagonlar birbirini yumrukluyordu. Yılgın yolcuların sigara dumanından ve damarları yırtan acı siren çığlığından bilincim kanadı , ciğerim daraldı , nefessiz kaldım.

İlk başta anlamam gereken acı gerçeği en son anlamış olmam, hayatın bana fırlattığı saniyelik bir nanik işaretinden ibaretti.

Acı bir tebessümle başımı öne eğdim. Bir kez daha yenilmiştim. Demek ki hayata fazla iyimser bakan yanımı gözden geçirmem gerekiyordu. Mümkünse oldukça da törpülemem.

Sevginin olmadığı her yer kuruyup dökülüyordu. Üstelik kimse de bunun farkında değildi. Cehenneme kadar yolu olan dünyanın, önemli(!) ve mübarek insanları sevgi dışında her şeyin peşinde koşuyorlardı. Kimse aslında ihtiyaçları olan şeyin azıcık sevgi ve bir miktar şevkat olduğunu kavrayamamıştı. Herkes herkes için üzülüyor, herkes herkese yardım ediyor, herkes herkese gülümsüyor, ancak herkes birbirinden nefret ediyordu. Üzüldüm.

Binlerce sözlerin ve seslerin içinde korkunç biçimde susuyorduk. İki kulağımın yetemeyeği kadar çok konuşma dinliyordum ,fakat hiçbiri kafatasımdan geçip beynimin nöronlarına ulaşmıyordu. Yaşım ilerledikçe büyüyen kulaklarım Midas’ın kulakları kadar bile olsa gene de dinlemeye yetmeyecekti.. Bu yüzden ışık hızı ile birbirimizden uzaklaşmaya başladık. Bedenen karşı karşıya olan biz , ruhen birbirini iten dev mıknatıslar gibi birbirimizi ittik,uzaklaştık.

Binlerce sözcük içinde duymak istediklerim ve fırsat verilse idi anlatmak istediklerimle bir anda piç gibi ortada kalakaldık.

Zanlarımız bizi bitirdi.

Tahminlerimiz yüzüstü bıraktı.

Bu yüzden dilimiz dönmedi hiç ‘’ Sen bu konuda ne düşünüyorsun ?’’demeye ..

Hiç birbirimizi dinlemedik, hiç duymadık sessiz çığlıklarımızı, hiç dokunamadık bu yüzden birbirimizin yüreğine.

Suratımızı asıp gitmeden önce sorsaydık kimin neyi ne için hangi niyetle söylediğini , yanlış anlaşılmalarımız yuva yapmayacaktı hafızalarımızda.

Sormadık , bu yüzden hep yanlış anladık, yanlış anlaşıldık ve yanlış yaşadık.

Şimdi beynimizin sırça saraylarında, bunca kalabalığa rağmen, yalnızlığa mahkumuz. Ellerimizde dağılan düşlerimizle körler gibi tutunacak yer arayarak ilerliyoruz. Kaybettiğimiz öz benimizi tekrar bulmamız çok zor bilmiyoruz..

Mübarek olsun kendimize dahi yabancı hallerimiz …

Mübarek olsun ….

Mübarek ..!

…nil

Hiç yorum yok: