3 Mart 2009 Salı

Zaman zaman içinde...

Hani kum saatini ters çeviriverirsiniz ve süre başlar ya...
ne yapsanız yetişemeyecek gibi hissedersiniz. Başlasam bitiremeyeceğim düşüncesiyle, başlamaktan da uzaklaşırsınız.
Yaşanılanlar çok ve yoğundur, süre kısa... Sığdıramayacağını kabullenmiş olmanın gönül rahatlığıyla : ) ertesi güne devredersiniz, sonra bir sonrakine ve böylece sürüp gider.
Bu durumdayım sanırım.
Acziyetimi itiraf ediyorum. : )
Bakıyorum gün bir başlamış... bitivermiş!...
Her şey eksik, yarım : (
Bir süre dah bu tempo gidecek gibi görünüyor ve artık hiç bir şey için 'Şöyle olursa, şöyle olur...' tahmininde bulunamıyorum.
Anneme gittim dün.
Ne istersin diye de sordum giderken...
'Beni kötü alıştırdın, dedi.Çocuk gibi eline bakıyorum. Yine getirirsin önceki getirdiklerinden...' : )
Mutluluk başkalarını mutlu edebilmekte, varlığının, başkalarının varlığına anlam kattığını hissedebilmekte belki de...
Onunla daha çok vakit geçirmek istiyorum, onu mutlu edebilmek...

Annemden sonra, geç vakit, oğlumu işten almaya gittim. Yönetim kadrosunda olduğu için sürekli toplantıları oluyor.
-Hadi seni waffle yemeğe götüreyim, Bebek' e... deyiverdi. İster misin?
-Sen istersen giderim ama ben pek beğenmedim onu, istersen yalnızca Bebek' e doğru uzanalım.
-Öyleyse Kanlıca' ya yoğurt yemeye..
-Hayır...
-Bursa' ya İskender' e...
-Hayır...Amerika' ya Cola içmeye gidelim oldu olacak, dedim. Bak, oraya giderim.
-Yok dedi, Mc Donalds olursa olur.
Bu arada, bir yıldan fazladır hiç kola içmiyorum ve içmemeye de niyetliyim. Hamburgeri de pek yememeye çalışırım. : )
Biliyorsunuz ne kadar zararlı olduklarını.

Eve döndüğümüzde can dostumu aradım ve onun arkadaşı Ayşegül hanımı.
Ruh arıyor bâzı şeyleri.Gıdasını ihmâl etmeye gelmiyor.
Onlarla konuştuğumda da karşılıklı olarak şarj olduğumuzu sanıyorum. Bir konuşmamız 20- 40 dakika sürüyor ortalama...Sizlere de aktarmak isterdim konuşulanlardan ancak, zaman ve zemin elvermiyor.

Bir de Dr. arkadaşımı aradım Ankara ' dan. Yıllardır görmedim:
Filiz...
O da çocuğunun hastalık ve ameliyatıyla yıllardır uğraşıyor ve her zaman pozitif elektrik almışımdır ondan.
-Biliyor musun dedim. Senin bir özelliğini çok seviyorum.
-Hayırdır, diye sordu gülerek...
-Hep gülerek bakıyorsun hayata, tüm sıkıntılarına rağmen...

Oğlumun hastahane döneminde konuşamayacak hâle geldiğimde Cânan (Dr. Canan) bir kitap getirmişti bana, onda 'Hüzün' bahsini okuduktan sonra bakışım değişti.
Kitabın Canan cım ya, biliyorum okuyorsun yazımı, ne olur, yazıversen o kitabın adını, yazarını...
Kalp ârazları mıydı?
Benim de okumam gerekiyor.

Bu arada, seni seviyorum ve özledim canım. : )
Ayşe' ye geçmiş olsun. İstanbul' a geldiğinizi söyledi Filiz.
Hiç arayıp konuşamadım bile..O da çalışıyor, meşguldür ancak hiç iyi bir teyze değilim ben.
En azından sesini duymak isterim. Bunu ona iletirsen sevinirim.

Nazar, Ayşe,Muazzez, Birgül, esra ve diğer arkadaşlar, Nil, kalbimden çok şeyler geçiyor sizlere söylenmek üzere ancak ben söyleyecek vakti buluncaya kadar gelmiş geçmiş oluyor... : (
İçtenlikle kucaklıyor, sevgilerimi gönderiyorum her birinize...

Sağlık esenlikle kalalım. Duanıza beni de katın arada, hı? : )
Sevgiler...
Hayat

Hiç yorum yok: