30 Eylül 2009 Çarşamba

Dünden-bugünden...


Dünden-bugünden...
Yazmak daha az ilgilendirir oldu şu sıralar beni...
Oysa sonradan okuması ne de hoş oluyordu.
Yazmıyorum pek çok şeyi... Minik hikâyeler zamana yenik düşüyorlar, düşecekler muhtemelen... Yazık!.. :)))

Neyse, bugün yüreğimden yeterince kuş sürüleri uçtu.
Bu da ne demek, diyebilirsiniz haklı olarak.

Bugün yine çok güzelsin hayat...

Seni sevdiğimi söylemek geliyor içimden.
Güvercinler uçuyor
Hiç tanımadığım insanlara yüreğimden.
Yine sana sımsıkı tutunmaya çalışıyorum
Sen de birazcık tutsan ya ellerimden.
Bugün yine çok güzelsin hayat...
Herşeye rağmen...
alıntı

Yüzmeye başladım program olarak..Eskiden yürüyüşle ilgili yazılarım olurdu, şimdi yazsam yine hoş bir hikâye kaydı var bugüne dair ama, kalsın. :)
Hayat güzel şey, zor şey, tuhaf şey!...

Hergün 6 km. arazi yürüyüşüm vardı ya da sahil.. 2 yıl öncesine kadar.
2 yıldır kendimi toparlayamadım açıkçası, zor geçti bu süreç.
Ancak şimdi, yüzmeyle bir kendime dönüş hayâl ediyorum. Eksik, önemli bir eksik tamamlanmış olacak benim için, inş. Spor!...
Mutlaka olmalı bir şekilde, beden ve ruh sağlığı için.

Bu arada, yarın (aslında artık bugün demeliyim, geceyarısını geçmiş vakit) Cemalnur' cum (Sargut) sohbetlere başlıyooor. Yaşasınnn!...
Özledim çooookkk...

Bir de inşallah, 'sevgilim' geliyor. Kimliğini bilenler biliyor, boş verin. :))
Benim ağzım kulaklarımda, gözlerim ışıldıyor. Şükürler olsun...

Çoğu şeyi yazmak istemiyorum artık, kendi içimde yaşıyorum, bende kalsın istiyorum.
Anlamak için 'ben ' olmak gerekmeye başladı zannederim.
Bir de 'dilsiz' döneme geçiş mi yapıyorum ne?

Neyse, bana müsade...
Kocamaannn sevgiler ve naftalin kokulu, çilek tadında bir geçmiş yazım: ;)

**

Bir Haziran Gecesi...

RÜZGÂR SÖYLÜYOR

Rüzgâr söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı
Bir kış günüydü başladı bu hazin macerası gönlümüzün
Vazgeç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı

"Gün olur anmadan geçemem seni
Güz gelir yapraklar saçların rengi
Her bahar bahçeler yaşatır seni
Yaşlı gözlerle bakar geçerim
Seni koparmaya varmaz ellerim "

Nereden düştü bu dizeler aklıma dünden bu yana? Google' da bulamadım , bulan varsa haber versin..Smile

Büyük kızım aradı az önce yarım saatten fazla konuştuk tel.da..
Çok sıcakmış İstanbul, sınavlara giriyor bir yandan…

Farklı konuşuyoruz artık, o mu büyüdü, ben mi öğrendim anneliği? Arkadaş olma yönünde ilerliyoruz sanki..Smile
Duygulandım konuşurken nerelerden açıldı, tamam hatırladım, evde kim vardan başladı zaman zaman duyduğum yalnızlığa, özleme, hüzne dokundu konu ve "akşam oldu hüzünlendim ben yine.." demiş bulundum.
Anne, söylesen-e dedi.
Güldüm, dur dedim, içeri geçeyim, terastayım şimdi…
Ne kadar güzel söyledin anne, dedi.Aslında hepsinin müzik tercihleri farklıdır ama iki büyükler TSM sevgisi ve bilgisi de almışlardır benden..
Büyük kızım der ki:
Anne, Allah c.c. râzı olsun senden.Sen olmasaydın ben bu müziği tanıyıp sevemeyecektim.Şimdiki gençlere bakıyorum da haberleri bile yok, hiçbir şey bilmiyorlar bu konuda..
Oğlum çok sever beni dinlemeyi.Müzik tercihi hip-hop olmasına rağmen..
Bâzen başlar bir şarkıya ben başladığımda bırakır ve "beni ezmek için mi yapıyorsun?" der.Oysa ki ben sesimi gizlerim bile onun sesini örtmesin, birlikte söyleyebilelim diye…
Bugün aradı ve ültimatomu verdi:
"Sen aramazsan ben de aramayacağım bundan sonra..!
"Oysa en geç iki günde bir konuşuruz.Demek ki her gün aramam lâzım. Onun aramasına fırsat bırakmamalıyım..Smile

Evet, düşündüm de bu arada akşamla başlayan ne kadar çok şarkımız varmış..

Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun gelmiyorsun
Çünkü, seni çok sevdiğimi biliyorsun, gelmiyorsun..

Her akşam güneşin battığı yerden
Gözlerin doğuyor gecelerime…

Gurbet elde her akşam battı bağrımda güneş
Yâre giden yollarda hasret oldu bana eş…

Geçen akşam sahilde yürüdüm, normal yolum artık arazi olmasına rağmen..
Öylesine güzel ki bu aralar günbatımları, büyülüyor âdeta insanı…
Yaz mevsimini seviyorum.Daha başlamadan bitmemesi için dua ediyorum neredeyse..
Bir tarafta arka bahçede çiçekten olgunlaşmaya dönen patlıcan,salatalık, biber ve domatesler, geçen yıl yetiştirmeye karar verip de ancak bu yıl dikebildiğimiz kabak ve dereotu tohumları..
İncecik gövdelerini toprak yüzeyine çıkarmış dereotu..
Biberler iki-dört cm arası boydalar, domatesler yeni çiçekteler..Patlıcanlar da öyle..
Geçen yıl bir arkadaşın tarifini uygulardım sıkça..Domates, biber, patlıcanlar bahçeden olunca bambaşka lezzetli olurdu ve çok beğenilmişti bu tarif.Sitede tarifler bölümüne kopyalamıştım, bulursam linkini buraya da eklerim gerekirse..

Nerede kalmıştık, sahil yürüyüşü ve günbatımında..O akşam daha bir yakından izledim, bulutlu bir havaydı ve güneş bulutların arkasından denize düşmekte olan kocaman bir alev topunu andırıyordu.Duygulandım yine, gözden kayboluncaya kadar izledim.
Bir ara kulağıma tanıdık bir nağme çalındı.Çook derinden içli bir ses, eseri tanımasam anlayamayacağım sözlerini..
Yine yıllar öncesine gittim.Ortamla ne kadar örtüşüyor nağmeler, sözler..

"Beklerim her gün bu sahillerde mahzun böyle ben
Gün batar kuşlar döner dönmez bu yoldan beklenen…"

Ortamın etkisiyle daha bir etkilendim sanki..

Geçen akşam orman parkurumda tanıştığım teyzemize uğradım hikâyesini anlatmışımdır, ilginç bir başlangıçtı doğrusu..
Zaman zaman adını duyacaksınız sizler de sanırım..

O akşam eşi biraz canını sıkmış her halde..Okumuş adamsın sen, avukatsın..diyor yorma beni, usule uy biraz..
Teyze' ciğim diyorum neredeyse 80 ine yanaşmış bir insanın huyunu değiştiremezsiniz, neden kendinizi yoruyorsunuz?
Yok efendim, değişecek diyor.
Nuh dedi peygamber demedi teyzemiz..
Baktım olmayacak, kalkıp yanağına bir öpücük kondurdum, ellerinden tutup ayaklandırdım ve dönmeye başladık.İnanılmaz bir neşe..
Bâzen diyorum ki yaşam enerjisi farklı bir şey olmalı…

Yolda çoluk-çocukla da kaynaştık iyice..Beni görünce en küçüğü bile kollarını açıp yanıma koşuyor.
Hattâ geçen akşam kendileriyle oyun oynamaya söz verdiğim çocuklarla karşılaştım yine..
Resimlerinizi çekeceğim sizin, yayınlayacağım da dedim.
İlk yürüyüşümde artık..Smile

Bilgisayar terasta geziyor artık.Evde durmak istemiyorum.Aynı yerde sabitlenmeyi sevmem ben.Arada kıpırdamalıyım yerimden, havayı içime çekmeliyim, güneşi, rüzgârı hissetmeli..
Aynı anda tek bir işe bağlanıp kalmamalı yaşamın diğer öğelerini de duyumsamalı..
Müzik dinliyorum bir yandan ama enstrümantal, dikkatim sözlerine gitmesin..Smile
Bu günlük bu kadar..Bu arada, resimlerdeki günbatımları terasta çekilmiş, papatyalarsa bir akşam alacakaranlıkta yürüyüş parkurumdanÇok severim bu mevsimde papatyaları..Toplayıp vazoya da koymalıyım, kıyamıyorum koparmaya, yolumu güzelleştiriyorlar..Smile
Sevgiyle..Hayat

**
Yürüyüş hikâyelerimden değilse de, geçmişe döndüm ben de...
Sevgiler...
Hayat/Hatice

4 yorum:

sufi dedi ki...

Sevgili Hatice;
Hayatın kendisi zaten çilek tadında "yiyorsun, yemedim sanıyorsun ya!"aynı onun gibi.
Benim de dilime bu şarkı geldi bugün;
"Kader, kime şikayet edeyim seni bilemem.
Alnıma yazılmış yazısın derinsin silemem."

Cemalnur sargur hanımı dinlemeyi seven kişiye şikayet hiç yakışır mı dostum? dedi içimdeki ses ve sustum.sevgilerimle.

Bulbulunyeri dedi ki...

Canım,
özlemişim yazılarını okumayı. Benim dostum bugün neler anlatmış demeyi.
Benim kızımın da artık uzaklarda olması , çocuklarınla olan bölümü okuduğum da biraz daha etkiledi beni. Ama hep inanırım "Mevlam neylerse güzel eyler." Elbette bildiği vardır. Demek ki, benim ve kızım için bu gerekliymiş, bakalım hayat bize neler öğretecek.
Ne kadar sorunların olsa bile dikkat ettim muhakkak tünelin ucundan ışığı görüyorsun. Artık sorunlarını düşünmeyip,( ya da çözümünü zamana bırakıp)yürüyüşlere başladığına sevindim.
Kendimize haksızlık yapmayalım ve hayatın yanımızdan geçip gitmesine izin vermeyelim.
Sıkıntılarında bir mail yakının da olduğumu bilmeni isterim.
Sevgiyle kal.

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

yazından sonta,
en en sevdiğim şarkıyı anımsadım :

'' sen söyle hayat ''

:)))

Hayat dedi ki...

Sevgili sufi,
Naftalinle çileğin bileşimini düşün.. :)
Sandıktan çıkarılmış çilek..Kendime takılmaydı. :))
Musikî seviyor olmalısınız, yazdığınız eser, herkesin ha deyince bilip hatırlayamayacağı türden..
Cemalnur hanımsa yaşayan AŞK!...
Hakikaten, tanıyıp- yakınlaştıkça daha daha çok bağlanıyor, gizemine kapılıyorum.

Birgül'üm :))
Dostluğun başım üstüne,var olasın...
Hele ki maildaş olma teklifin çok duygulandırdı beni, canımmm... :))
Ne güzelsin...
Oğlumu Amerika' ya gönderirken bir ömre yetecek gözyaşı akıttım.
Kızım İstanbul yolcusu olduğunda komşu kapısı gibi geldi, Amerika' dan sonra... :))
Doğup- büyüdüğüm, ailemin yaşadığı ildi sonuçta.
Sonra, öyle can yakıcı duygular yaşadım ki hepsinin üstüne tuz- biber ekti.
Tünelin içinde kaybolup, 'Allah'ım ne olur başı ya da sonundan azıcık ışık görebilseydim..' diye yakardığım , kuru bir yaprak misali dal ucunda sallandığım günler...
Aynı ben olduğumdan emin değilim, başkalaşım yaşadım sanırım.
Bulunduğum yerden manzara çok daha farklı görünüyor gözüme.
Bu bilinci yaradana şükürlerim sonsuz!...
Kesinlikle olan her şey, bizim için en iyisidir.
Olaylar ya asıl itibarıyla ya da sonuçları itibarıyla mutlaka iyidirler.
Üzülme sen, Allah' a gereği gibi sığınırsa kul, hiç bir şey onu üzemez artık.
'Kadere râzı olan, kederden emîn olur.'
Ne zaman istersen seni dinleyebilirim, iyi bir dert ortağı olduğum söylenir. :))
Sağol canım...

Nuray' cığım,
Ferhat Göçer söylemiş. :))
Ben de sana derim ki;
'Birtanem söyle canım, ne dilersen dile benden...'
Erol Evgin' in kulakları çınlasın.
İyi olduğunu görmek güzel, valide sultana geçmişler olsun. Sevgiler...