3 Temmuz 2008 Perşembe

Zaman Tünelinde Kandil Günlerim


Sabahın köründe içim dalga dalga coşup kabarmış, Ahmet Meter' in yorumladığı Kürdî saz semâisini dinlerken neler geçmiyor ki aklımdan..
Plânda hiç böylesi bir yazı yoktu, hani bugün kandil ya, daha doğrusu bu gece mübarek gecelerden Regaip gecesi ya, onunla ilgili, biraz da nostaljik takılacağım bir gezinti düşünüyordum sizlerle...
Evdeki hesap, çarşıya bu kadar uydu ancak. : )
Meter' le başlayalım mı? Senede Bir Gün' ün enstrumantal yorumuyla, beni, 'kanun' aşkında süründüren zât- ı muhterem olur kendileri, bilemeseler de, efendim.. : )
Fena mı oldu? Bir şey diyemem, henüz bir şey olduğu yok.Ben bu sevdâ ile, tâbiri câizse, 'sürünmeye' devam ederken, güzel şeyler de gördüm ve yaşadım geçtiğim yollarda.
4 no lu eser mi? İlk ikisi Ahmet Meter yorumu, 3. sırada Parça 4 denilen, Veli Dede' nin Hicâz Hümâyûn Peşrevi, bir giriş taksimi sonrasında.
Bu eser beni ince hastalığa sürüklemediyse, Rabb' imin bir lütuf ve ihsanı olsa gerektir.Transa geçerim, dünyadan dışlanırım dinlerken, öylesine çarpar beni.
Kanun hocama söylediğimde, biz, solist şarkıya girmeden bir giriş olarak çalarız onu dedi.Duygular ne kadar farklı.Nedendir bu bendeki etkisi bilemem.
Yaralı Kalbim' i dinlerken, geçen yıl, oğlumun kullandığı arabada arkama yaslanmış, Beşiktaş' a doğru giderken bulurum kendimi.Yeni popüler olmuş albüm ve hâlen beğenirim müziklerini.
Ard arda çaldırıyorum bir kaç kez, bıkmadan...
Bir ateşim yanarım külüm yok dumanım yok/ Sen yoksan mekanım belli değil zamanım yok /Fırtınalar içinde beni yalnız bırakma /Benim senden başka sığınacak limanım yok
Ümit Yaşar Oğuzcan In bir şiirinden bestelenen bu eserde piyanonun tınısında kaybolurum.
Bir ihtimâl daha var / o da olmek mi dersin /söyle canım ne dersin/vuslatın baska âlem /sen bir ömre bedelsin /sükût etme nazlı yâr beni mecnun edersin /vuslatın başka âlem /sen bir ömre bedelsin.. derken ilkokul 4 ya da 5. sınıfa dönerim. Öğretmenimiz 15- 20 günlüğüne raporlu, genç, yeni mezun bir öğretmen geliyor dersimize. Nereden öğreniyor sesimin güzel olduğunu hatırlamıyorum. Bu şarkıyı soruyor bana, bildiğimi söylüyorum. Geldiği süre zarfında, dersimiz Osman Nihat Akın' ın bu Nihavend eseriyle açılıyor.
Onda hüzünlü bir anısı varmış, çok sevdiği bir arkadaşını kaybetmiş.Bu acıyı yaşadığı belli olurdu dinlerken, mahzunlaşır, dalıp giderdi.
Nerelere geldik değil mi? Aslında geçmiş zaman olur ki .. diye başlayan yazılar da yedekte bekliyorlar ama az daha beklesinler.
Eserler, bilgisayarımda kayıtlı olanlardan. Çok zengin sayılabilecek ya da en azından sıradışı denebilecek kayıtlarım vardır. Şimdilik biraz acele, rastgele seçim ve sıralama yaptım.
Zannederim seçici davranırsam çok daha güzelleri çıkabilecek ortaya.
Süha bey' in de arşivi epeyce zengin.Bu definenin tanıtılmasına katkımız olur belki.
Yardımları için Süha bey ve eşine teşekkür ederim, içtenlikle...
Geçmiş bir yazımı yineliyorum:
Zaman Tünelinde Kandil Günlerim...
http://hayateylul.blogcu.com/3831822/
Pırıl pırıl, aydınlık bir gün..Denizin mavisi, bulutların duru-beyazlığı bile hoş görünüyor gözüme…Bugün Mirac Kandili (Regaip Gecesi : ) ile ilgili bir nostaljik yolculuğa çıkmak istiyorum sizlerle..Yüreğim oraya gitmek istiyor, benimle gelir misiniz? : )


Kandil günleri..Ne kaldı aklımda onlarla ilgili, geçmişten?Öncelikle annem..Çok sevip- saygı duyduğum, örnek almak istediğim, eli öpülesi bir kulu Allah cc ın..Başlıbaşına bir post konusu o, ancak kısaca tanıtmayı denersem; ilk aklıma gelenler öz saygı, inanılmaz onurluluk, hayat disiplini, dillere destan elişleri, beyaz iş, hesap işi, İrlanda dantelleri, her yaptığında inanılmaz güzel muntazam bir usta elin görünürlüğü...Yıllar sonra dahi anlatılan dillere destan lezzetteki yemekleri..Bitmez bu saydıklarım da, günümüzle, konumuzla ilgili olanını yazayım.Her özel günde mutlaka ve mutlaka yaptıkları..Bayramsa burma tatlısı, elde açılan..muhteşem görüntü ve tadda revani, kadayıf..Eve gelecek olan konuklar için mutlaka öncesinden hazırlanırdı.Aşûre gününde aşure hazırlanır ve tek tek komşulara dağıtılırdı.Kandiller mi? Helva..mutlaka helva..Un helvası ise tam renginde, kıvamında; yok irmikse bol fıstıklı, tek tek şekillendirilmiş…Komşulara mutlaka dağıtıldığını ve kandil ziyaretleri yapıldığını söylememe gerek var mı bilmem? Şimdiyse telefonla bile kutlamaya yetişemiyoruz. Bir mail, bir sms.. Kuru, kopya, artık tad alamadığım..Ruhunu kaybedince bir şey sihir bozuluveriyor birden, anlamı da gidiveriyor sanki..


Bu duygularla, bugün kendim hazırlamak istedim yazıyı, içimden geldiğince..


Bir de Kadriye hanım teyzemiz, rahmetle andığım..Bayramsa tek tek mendillere konulup hazırlanan size özel minik hediyeler..Ne heyecanlı, ne zevkliydi onları almak Allah’ ım..!yalnızca ondan gelen yumuşacık lokmalar..Puf puf, renginde, hep kararında hep aynı güzellikte..O kıvam ve tadı bir ömür bulamadım sonrasında..Tam Osmanlı kadınıydı o da..Anlattığı hikâyeleri ağzının içine düşerek dinlerdik.Bizler çocukluğumuzu tadında, dolu dolu yaşayan bir nesildeniz. Çocuklarımın sahip oldukları imkânlar bende yoktu ama –yalnızca bende değil kimsede yoktu : ) - hiçbir şeye değişmeyeceğim oyunlar, dostluklar, paylaşma, dayanışma duygusu yaşadım ben..Yeri doldurulabilir mi başka bir şeyle? Hiç sanmıyorum…Ortak günlükteki dostlarım.. Herhangi bir vesileyle selâmlaşıp yazıştığım tüm arkadaşlar..Tüm üye arkadaşlar... Regaip Geceniz Mübarek Olsun…Sevgiyle…
hayateylul

1 yorum:

Sefer JAN dedi ki...

Merhaba;

Yazınzı okurken, ben de sizinle birlikte o günlerinize dalıp gittim. Kendim o zamanları yaşamış birisi olmamama rağmen, harflerin, sözcüklerin, cümlelerin peşinden sürüklenip gittim o "geçmiş" dediğimiz dünyaya.

Nostaljik hatıralar bir özlemin belirtisidir aynı zamanda. Geçmişe olan özlem değil, samimiyete, dostluğa, dürüstlüğe, umumen insanlığa olan özlemdir bu aslında.

İnanıyorum ki o günleri hatırlayan ve hatırlatanlar oldukça, pejmürde dünyamızda yaşatmak için çabaladığımız güzel vasıflar kaybolmayacaktır.

Kandiliniz mübarek olsun.

Allah cümlemize rahmet ve merhamet etsin.

Mutluyasa@blogspot