16 Haziran 2008 Pazartesi

Var mısın?

Güneşin o ilk doğuş ânına en son ne zaman tanık oldun insanoğlu? Taptaze ışıklarının tüm vücuduna yayılmasını ne zaman izledin kendinde?
Bir sonbahar sabahı o ılıklığı ne zaman hissettin yüreğinde?
Bizler aslında bize her günün bir lütuf olduğunu
anlamayacak kadar duyarsız bir şekilde geçip gidiyoruz bu hayattan.
Hanginiz sabah gözünü açtığında şunu dünyaya tekrarlıyor:
"Bugün özel bir gün çünkü ben bugün de yaşıyorum.
Gözlerim açık, ilk nefesimi bilinçli bir şekilde çektim içime
Bu bir ayrıcalık! Bugün özel bir gün, evet,
bugün bana bir gün daha yaşama şansı verildi..."

İnsan yaşamında ne sorunlar var ama biz o kazağı alamadık diye

bütün günü o güzelim ruhumuza ve bedenimize azap çektirmekle geçiriyoruz

veya sevgilimiz sevgimizin yüceliğini anlamadı diye kahroluyoruz

veya sular kesildi diye, hava soğudu diye bütün gün kendimize ve sevdiklerimize surat asıyoruz

Bir de şöyle düşünelim: Siz başlıbaşına bir yaşamsınız ve hayatta telâfi edilemeyecek tek şey ölümdür...

Sular elbette ki gelecektir, soğuk hava için biraz daha sıkı giyinebiliriz.

Sevgiliniz sizi anlamıyorsa aslında sevdânıza lâyık olmadığını pekâlâ algılayabilirsin...

Peki , bu hayata ne zaman gülümseyeceksin?

Ne zaman kendin için bir şeyler yapacaksın? En sevdiğin çiçeği neden hâlâ başkalarından bekliyorsun?

Bugün kendine niye o çiçeği almıyorsun?
Neden miskinliğinden bir sabah ödün verip de, doğanın uyanışına kendini şahit etmiyorsun?
Unutma ki bu hayatı güzelleştirecek olan da, çekilmez hâle getirecek olan da sensin.
Sakın başkalarını suçlama...
Haydi artık her sabah yüreğine kocaman gülümsemelerle dolu bir nefes çek
ve bütün gün verdiğin her nefesin içine bu gülümsemelerden katarak
etrafındaki tüm canlı varlıkları, varlığından haberdar et.
Hayata öylesine gelme ve de öylesine gitme
Unutma ki; bir ağacın gövdesine sarıldığında
onun kalp atışlaırnı duyabilecek kadar duyarlı olmak senin elinde.




Var mısınız? Ben başlayalı epeyce zaman oldu, bekliyorum... : ))
Sevgiler... Hayat

Hiç yorum yok: