Sevgilim
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden,ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekt yürekte
Mesela bir barikatta dövüşerek ?
Mesela kuzuy kutbunu,keşfe giderken
Mesela,denerken damarlarında bir serumu
Ölmek ayıp olur mu
Olmaz
Sevgilimm
Tahir olmak da ayıp değil Zühre,olmak da
Hatta,sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte yürekte
Seversin dünyayı doludizgin
Ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin ondan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın seni sevmesi şart mı ?Değil
Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden
Tahir olmak da Äyıp,değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş bütün iş Tahir ile,Zühre olabilmekte
Yani yürekte yürekte gülüm yürekte
Hoşgeldin kadınım Yorulmuşsun
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
Ne gül suyu ne,gümüş leğenim var
Susamışsındır sevgilim
Buzlu şerbetim,yok ki ikram edeyim
Acıkmışsındır
Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi esir ve,yoksuldur odam
Hoşgeldin kadınım kadınım hoşgeldin
Hoşgeldin gülüm
Ayağını bastın odama
Kırk yıllık,beton çayır çimen şimdi
Kurban olduğum güldün
Güldün
Güller açıldı penceremin demirlerinde
Ağladın
Avuçlarıma döküldü inciler
Gönlüm,gibi zengin
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam
Hoşgeldin kadınım,Hoşgeldin kadınım
Hoşgeldin sevgilim,Hoşgeldin
N.Hikmet' ten (albüme alınmış)
(Şiirde aksan var olsa da, yorum güzel olduğu için zevkle dinleniyor.)
Nereden çıktı değil mi?
Günlerdir yağmur- kar karışımı yağışlı ve soğuk hava...
Geçen gün oğlumla arabada gidiyoruz. Konak' ın yeni albümünü almış, dinlemeye başladık.
Şiir formatında yorumladığı Tahir ile Zühre ve Kadınım' dan sonra sıra albümün şarkıları arasında gezinirken bir bildik esere geldi.
yarim yarim |
anonymous |
SEVDAN İLE DÜŞTÜM YABAN ELLERE DALIP ÇIKTIM ATEŞLERE KÜLLERE GİYİN DEMİR ÇARIK GEL ARDIM SIRA DAĞLARA YOLLARA ÇÖLLERE DİYARDAN DİYARA BİR YOL SOR BENİ YARİM YARİM BUL BENİ YARİM YARİM GÖR BENİ YARİM YARİM AH BENİ BENİ SEN KALEM OL BEN DE KÂĞIT YAZ BENİ YARİM YARİM ÇİZ BENİ YARİM YARİM ÇÖZ BENİ YARİM YARİM AH BENİ BENİ KURBAN OLAM MIZRAP TUTAN ELLERE YANIK YANIK TÜRKÜ DİYEN DİLLERE DERTLİ DERTLİ NAME ÇALAN TELLERE DAĞLARA YOLLARA ÇÖLLERE |
Şenlendirici' nin klarnet girişi çarpıyor zaten...Hüzünlendim, bir buruktu içim gün boyu...
Hava nemli, gözlerim nemli...
Gün boyu defalarca dinledim.
Akşam eve dönerken can dostumu (Hacer hn.) aradım.
Bir selam, hal- hatır faslından sonra giriş şöyle oluyor:
-Dinle...
diyor ve sesi açıyorum. Birlikte dinliyoruz.
-Allah c.c razı olsun senden, diyor.
-Hayırdır, diye soruyorum.
Birkaç ay önce rüyamda görmüş, sözlerine bir baksam diyordum ki bu akşam sen dinlettin.
-Ne hoş bir denk düşme olmuş o zaman diyorum.
"SEN KALEM OL BEN DE KÂĞIT
YAZ BENİ YARİM YARİM
ÇİZ BENİ YARİM YARİM
ÇÖZ BENİ YARİM YARİM
AH BENİ BENİ"
derken eşlik ediyorum.
'Sen daha güzel söylüyorsun' diyor.
İçten söylediğimi biliyorum, fark ondan olsa gerektir, varsa...
http://video.google.com/videoplay?docid=8014938908373890307
...
Bu hüzün havası bir süredir benimle...Son iki ayda fazlaca yoruldum, tek nedeni bu değil tabii...
Geçmişteki sıkıntılarım da zorladı bu aralar, sustum. İçime kapandım, kendimle hemdem oldum. Genelde iyi dinleyiciyimdir diyebilirim. Kendimi de dinledim.
Bugün, okyanus yürekli dostlarımdan birine (can dostuma) taştım nihayet...
Öyle kasmışım ki kendimi hâlâ sırt ağrım var.
O,bende büyük bir kapasite olduğu konusunda iddialı... 'Sendeki gücü açığa çıkarmak için yaşadıkların...' diyor yine...
-Seviliyorsun... diyor.
Rabbimiz, lûtfedip de bir baş ağrısı bile vermemiş Fir'avn' a...Yoklanıyorsun, kendisinden başkasını tanımanı istemiyor. O' na yakınlaşmanı istiyor. 'Seviyorum' demeseydin sen de...
O sevmese sen sevemezdin konusu açılıyor yine...
Çok zorlandığımda O' nun sevgisinden başka teselli kaynağım yok...
Ve, başımı koyup ağlamaktan çekinmeyeceğim 'okyanus yürekli' dostlar' ım!...
Okyanus Yürekli Dostlar ....
Su, kendine sırdaş arıyordu. Önce buluta verdi sırrını.
Ağır geldi sır buluta. Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.
Sonra göle gitti su. Ona anlattı derdini. Bu arada bulut suyun sırrını
yağmur yapıp, dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için, zaman zaman
taşıyordu göl ve çıkıyordu suyun sırrı iyice açığa .
Sonra nehre verdi su sırrını. Nehir de aldı suyun sırrını çekti gitti.
Dereye verdi. Dere biraz daha yavaş olsa da nehirden, o da götürdü suyun
sırrını bir başka bilinmeze...
Çağlayanlar, şelaleler, akarsular... Hepsi kayboluyordu bir anda.
Sonra bir gün su takip etti dereyi. Dereye okyanusa kavuşunca farketti
su, bütün sırlarının akarsularla, çağlayanlarla, ırmaklarla...okyanusa
taşındığını.
Karar verdi su. Sırrını okyanusa verecekti. Öyle de yaptı zaten. Tüm
sırlarını okyanusa verdi. Artık suyun sırrını okyanustan başkası
bilmiyordu. Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne
de kurudu....
Geçenlerde karşılaştık suyla. Bir bardaktaydı. Suskundu.
Çok uğraştım konuşturamadım.
Ben tam giderken '' Dur !'' dedi su. Durdum!
'' Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!
Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar,
utandırırlar....'' dedi.
Çevrenizde hep "okyanus yürekli" dostlarınızın olması dileğimle .....
(Alıntı)
Sevgilerim içten, günlerdir kendi bloguma dahi iki satır yazmadığım halde unutmayıp hatrımı soran tün arkadaş- dost canlara sonsuz teşekkürler...
Hayat