2 Kasım 2009 Pazartesi

Olgunluk...

Olgunluk...

20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalın sınır çizgileriyle ayrılıyor birbirinden.

Sıkı dostları ve düşmanları oluyor insanın. On ları ölesiye seviyor ya da ölesiye nefret ediyor onlardan.

30 larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor.İyi sandıklarının hıyanetiyle tanışıyor, sır tında dost işi hançer darbeleriyle ; ve en kötü zannettiği şefkatle imdadına yetişiveriyor.

Zaman kanatlanıp da 40 ına yaklaştığında insan, iyiyi kötüden ayıran hudut çizgilerini bir birine karıştırıyor.

İyilere nakşolmuş kötüyü ve kötülerin içindeki iyiliği de keşfediyor ademoğlu.

Anlıyor ki, iyi insan / kötü insan yok ; insanın içinde iyilik ve kötülük var, kötüyle iyi panzehiri değil birbirinin ; kankardeşi. İyilerle kötüler çekiştirmiyor ipi. İyilik ve kötülükten örülmüş ibrişimin kendisi.


Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete dönüşmesine ; acı girdaplarının içinde hazzın raksetmesine.Tevazuyla gurur,haysiyet likle onur el ele yürüyor.

İnsan, şuuraltındaki isyankarla sahtekarı, gü nahkarla tövbekarı birarada farkediyor. Benim, hükmeden ve boyun eğen,zulmeden ve acı çe ken.Bunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserim.


Minneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimete bulayan benim.Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim,hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil.Ben, hem örs hem çekicim.


İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı..Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar da kanlı içsavaşlarına borçlu ilerlemesini..

O zaman , iyileri kötülerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp ''başta kendin olmak üzere'' insanların içindeki iyiliğin peşine düşüyorsun ; kıymet bilmeyi ve '' yine başta kendin olmak üzere '' herkesi hoş görmeyi öğreniyorsun.

Tükendikçe pahalanıyor zaman ; günler azaldıkça uzuyor. Saçların gibi, seyreldikçe değerleniyor dostların.Günahları ve zaaflarıyla da övünüyor insanlar;sevapları ve zaferleri kadar.

Önemli değil kaç kez yenildiğin ; önemli olan, kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin.

Bu paramparça ruhlardan, çelişkili duygulardan,çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk çıkıyor ortaya

ki '' OLGUNLUK '' diyorlar adına.....

1 yorum:

nazardeğmesin07 dedi ki...

Sevgili Hatice ablam nasılsınız?Epeydir uğrayamadım evde bir grip salgınıdır gidiyor yeni yeni atlatıyoruz.Allah beterinden korusun.Sizden uzak olsun.
Yazınızı okudum çok güzel önemli bir konu aklıma hz Mevlana nın Hamdım, piştim, yandım sözü geliverdi. Yüreğinize sağlık