8 Haziran 2008 Pazar

Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman ( Anı-günlük)



Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü

Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü


Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü


Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana


Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana


-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.


Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden


Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden


Bebekler hayta hayta yürümeden


Geleceğim diyorum, geleceğim sana


Ne olur kesin bir takvim sorma bana


-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.


Beklesen de olur, beklemesen de


Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende


Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde


Hangi ses yürekten çağırır beni sana


Geleceğim diyorum, takvim sorma bana


-Ihlamur çiçek açtığı zaman.


Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi


Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi


Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?


Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana


Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.


Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben


Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden


Gemileri yaksalar da geleceğim sana


On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana


-Ihlamur çiçek açtığı zaman.


Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif


Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız


Ey benim alfabemdeki kadîm Elif


Ne güzellik, ne de tat var baharsız


Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana


Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana


-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.


Ihlamurlar çiçek açtığı zaman


Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan


Kimseye uğramam ben sana uğramadan


Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana


Takvim sorup hudut çizdirme bana


Ben sana çiçeklerle geleceğim


-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.


Bahaeddin KARAKOÇ (Uzaklara Türkü)


Başdöndüren kokularıyla ıhlamurlar..Sıra onlarda şimdi...


Akasyalara vurgundum bir ay öncesi..Şimdiyse,baygın kokuları farklı mevsimlere, farklı iklimlere taşıyor beni.Bir yaz gecesinde, arka bahçeden gelen melisa düşüyor aklıma, hanımeli ve turunçgil çiçeklerine uzanıyorum.


Olduğum yerde kalakalıyor, başımı yukarılara çeviriyor, ağacın yerini arıyorum.Sonrasında gözlerimi kapatıp derin nefesler içiyorum âdeta kokularından...


Bunca basitken mutlu anlara uzanmak, neden sürekli uzak iklimlerde gezinir, başka baharları bekleriz ki beyhude?


'Yaşam, bir akarsu gibi yanımdan akıp giderken; ben, hayata hazırlanmakla meşguldüm.' gibi bir söz kalmış aklımda, tam metnini ve yazarını bulamadığım.(Bende kayıtlı, şu an için bulamadım.)O denli etkilenmiştim ki bu sözü ilk okuduğumda.. Sürekli, yaptığımız bu değil miydi? Beklenen, gelmeyen yarınlar..Daha doğrusu, gelip de 'beklenenleri' getirmeyen yarınlar...


Yine bir sürü sayfa karıştırdım, geçmişte yazıp alıntıladıklarıma bir göz attım ve 'Yarın, artık bugün' oldu.. : ) Tarih, bir sonraki günü gösteriyor.


Mevlâna Hz. ni okuyorum 'Mevlâna ile ruhun uyanışı' isimli, Ö.Faruk Reca' nın kaleme almış olduğu bir kitap. sözler barındırıyor ondan, hayatından cüzler...alıntılamak, paylaşmak istediğim öyle çok şey var ki...Geçmişten, gelecekten, tabiî ki şu ândan! : )

Yorulduğumu hissediyorum.Sevgiyle kalın, en yüce ve güzel olana emânet ol-un-alım. âmin


Hayat

Hiç yorum yok: